Çıpasız muhalefet
Bir aralar “çıpa” sözcüğü ne çok kullanılırdı. Ekonomi çevreleri “döviz çıpası” diyerek, kurdaki dalgalanmaları ve fiyat istikrarını sağlamak için dövizi belli bir değerde sabitlemekten söz ederlerdi. “AB çıpası” da kimi siyasilerin pek sevdiği bir kavramdı; Türkiye’nin akıntıya kapılıp sürüklenmemesi için, kendini bağlaması gereken bir hedef ve değerler bütününü anlamında.
Dün Selçuk’un (Candansayar) anketlere takılmaktan, Ateş’in de (İlyas Başsoy) X’e hapsolmaktan söz eden yazılarını okurken, bu “çıpa” geldi aklıma: Şimdi siyasette/muhalefette çok gerekli bir kavram olarak!
70’lerin sonunda sosyoloji okurken K. Mannheim’ın; belirli bir sosyal sınıfa, ideolojiye veya kuruma sıkı sıkıya bağlı olmayan, dolayısıyla toplum, kültür ve siyaset hakkında bağımsız ve eleştirel bir şekilde düşünebilen entelektüelleri kastederek, olumlu bir kavram olarak kullandığı “serbest dolanımlı entelektüeller”i (free floating intelectuals) ilk duyduğumda içim ısınmamış, kavramı “yüzer gezer entelektüeller” diye makaraya sarmıştım.
İletişim kuramcısı McLuhan, günümüzün internet teknolojisinin çok uzağındayken, elektronik medya ve televizyonla dünyanın nasıl birbirine bağlanarak “küresel köye” dönüştüğünü........
© Birgün
