Ya içindesin rendenin ya dışında
Rendeye ne zaman girdim hatırlamıyorum. Artık hiçbir şeyi net hatırlayamıyorum zaten.
Rendede gerçeklik bambaşka bir boyutta zaten. Az önce alkışladığımız birisini, şu anda yerin dibine sokmak zorundayız mesela. Kimse kimseye güvenmiyor. Gerçek diye bir şey yok zaten rendenin içinde. Camlardan gelen güneş ışığı bile suni olmayabilir. Ne zaman, nerede, nasıl oldu bilmiyorum; buraya nasıl geldim hatırlayamıyorum…
Sanki buradaki hayatımızla dışarıdaki hayatımız bambaşka hayatlar gibi. Az önce öğle yemeği için indiğim kat şu anda TikTok stüdyosu olmuş. Göz açıp kapayıncaya kadar her şey değişiyor. Keşke size gördüklerimi gösterebilseydim, duyduklarımı duyurabilseydim… Ama o da mümkün değil. Yediğimize ya da içtiğimize bir şey atıyorlar kesin. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Bugün günlerden kimdi? Başlamalıyım bir yerden, resimler, yüzler, bilmem neler. Kimin bugün doğum günüydü? Takside unuttuğum gitar benim miydi? Bu hangi evin anahtarı? Durmadan rüyama girenler, ormanda ekmek kırıntısı. Gündüz gürültüsü, gece gurultusu, bunlar kimin? Benim mi bütün kurduğum hayaller ya da kimlerleyim günlerle miyim?
Dediğim gibi, rendenin içinde olmaktan başka bir gerçekliğim yok artık benim. Belki de ben bir rendeyim, neredeyim ne bileyim? Şimdi elime yazılı bilgi geldi: Karıncalar hakkında ileri geri konuşmamız gerekiyor. Sosyal medyada, orada burada karıncalar hakkında olumsuz şeyler yazmamız........
© Birgün
