Iğdır'daki istismar davası yeniden mahkeme yolunda
Iğdır'da 14 yaşındaki bir çocuğun cinsel istismara uğradığı ve seks işçiliğine sürüklendiği iddiasıyla açılan dava, 11 Eylül'de yeniden görülecek.
Yargı sürecindeki belirsizlikler, tahliyeler, yaş tartışmaları ve İstinaf Mahkemesi'nden gelen bozma kararı ile adalet arayışının zorlu bir örneği haline gelen dosya, çocuğun babasının hukuksuzluklara karşı mücadelesi sürüyor. Baba Salih Aydemir, "Bu dava bütün kadınların ve kız çocukların davasıdır, bu mücadele insanlık adına büyük bir mücadeledir" diyerek davanın önemine dikkat çekiyor.
Olay, 2023 yılında 14 yaşındaki B.A.'nın Iğdır Emniyet Müdürlüğü'ne yaptığı suç duyurusuyla ortaya çıktı. B.A., yaklaşık beş ay boyunca altı erkeğin şantaj ve tehditle cinsel istismarına maruz kaldığını ve fuhuşa zorlandığını anlattı. Bu iddiaların ardından F.A., O.B., V.G., B.Y., M.A. ve A.B. isimli kişiler gözaltına alınarak tutuklandı. Mağdur B.A. devlet koruması altına alınırken, hastane muayenesinde hazırlanan raporda istismar bulgularına rastlanması iddiaların ciddiyetini gözler önüne serdi.
Soruşturmanın tamamlanmasıyla birlikte, şüpheliler hakkında "Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı" suçundan 6 sayfalık bir iddianame hazırlandı ve hukuki süreç başladı.
Yaş tartışması
Iğdır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması 21 Şubat 2024'te gerçekleşti ve sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildi. Ancak dava süreci kamuoyunu şaşırtan gelişmelerle devam etti. Dördüncü duruşmada, mahkeme heyeti tutuklu yargılanan dört kişi hakkında tahliye kararı verdi.
Bu karar, mağdur B.A.'nın babası Salih Aydemir için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Aydemir, kararın ardından "Burada hukuksuzluk var. Çok yalnızım. Bana yardım edin" sözleriyle tepkisini dile getirdi. Aydemir, tahliye olanların evlerinin önünde davul zurnayla kutlama yapıldığını belirterek, bunun aileleri için büyük bir travma olduğunu vurguladı.
Dava sürecinde, sanık avukatları B.A.'nın olay anında yaşının daha büyük olduğunu iddia ederek kemik testi talebinde bulundu. Baba Salih Aydemir'in anlatımına göre, kızının 2009 hastane doğumlu olmasına rağmen, o tarihte dijital kayıt tutulmaması ve doğum evrakının arşivde bulunamaması nedeniyle mahkemeye sunulamadı. Hastanenin de "böyle bir kayıt yok" bildirmesi üzerine, adli tıptan alınan raporda B.A.'nın olay esnasında 16 yaşında olduğu sonucu çıktı. Bu rapor doğrultusunda, cinsel istismar suçlamasıyla tutuklu bulunan bazı sanıklar tahliye edildi.
Ancak Salih Aydemir, bizzat hastaneye giderek arşivden kızının doğum evrakını bulup mahkemeye sundu. Bu belgenin mahkemeye ulaşmasıyla durum değişti. Daha önce tahliye edilen şahıslar, yeniden tutuklanarak haklarında ilgili cezalar verildi.
Yaşanan bu gelişmelerin ardından, dosya Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi'ne taşındı. İstinaf Mahkemesi, Iğdır'daki davanın 25 Mart'ta verilen kararlarını bozdu. Yerel mahkemenin sanıklara "nitelikli cinsel istismar", "cinsel istismar" ve "cinsel istismara teşebbüs" suçlarından verdiği hapis cezaları İstinaf tarafından geri çevrildi.
Daire, bozma kararına ek olarak "konut dokunulmazlığının ihlali" suçundan da suç duyurusunda bulunulmasını istedi. Ayrıca, açılacak davanın mevcut davayla birleştirilmesi ve mağdur çocuğun yaşının yeniden belirlenmesi yönünde detaylı bir araştırma yapılmasını talep etti. İstinaf Mahkemesi, tüm sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek davanın seyrini bir kez daha değiştirdi.
Sanıklar hakkındaki davanın bir sonraki duruşması 11 Eylül'de Iğdır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülecek.
Salih Aydemir’den mücadele çağrısı
B.A.'nın babası Salih Aydemir, tüm bu süreçte yaşadıklarını ve adalet arayışını şu sözlerle anlattı:
"Oğlum Vedat (24 yaşındaydı) on yıldır yatalaktı. Vefatından yaklaşık bir sene önce sürekli yoğun bakımda kalıyordu. Bu süre zarfında eşimle beraber sık sık hastanede kalıyorduk. En küçük oğlum Azad evde tek kalmasın diye B.A’yı okuldan izin alarak aldık. Okul döneminden beri kızı sürekli takip edip ara ara rahatsız etmişler. Bizi ve Iğdır'daki kadın, kız, çocuklarını çok üzen olay, bu suçları işleyenlerin avukatlarının çoğunun kadın olması ve bu kadınların evli olup kız çocuklarının olması. Avukatlar elbette görevleri savunma yapmak ama insan bu tür olaylarda biraz toplum vicdanını derinden yaralayan hassas konularda duyarlılık göstermesi lazım. Yarın kimin kızının başına tekrardan bu olayın geçebileceğini bilemez."
Aydemir, kızına yönelik şantaj ve tehditlerin nasıl arttığını da aktardı: "Önce kızı biriyle konuştuğunu ve bu olayı abilerine/ailesine söylemekle tehdit etmişler. Yazılan kimi mesajlar koz olarak kullanılıp baskı uygulanmış. Eve gelip konuşalım denilmiş, eve girip fotoğraf çekmişler. Sonraki süreç zincirleme istismara dönüşmüş. Para istenmiş, silahlı tehdit: 'aileni öldürürüz, videolarını yayarız' şeklinde aylarca devam etmiş. Kızı para karşılığı başkalarına pazarlama da var."
"Ödül gibi cezalar verildi" diyerek tepkisini dile getiren Aydemir, bu süreçte kendileri hasta çocuklarıyla uğraşırken, organize bir şebekenin küçük kızlarını hedef aldığını belirtti. Daha önce ismi bilinen ancak üzeri kapatılan başka bir kızın da benzer şekilde mağdur edildiğinin bilindiğini ve İstinaf Mahkemesi'nin bu kızın da tespit edilip getirilmesini istediğini ifade etti.
Yargılama sürecindeki aksaklıklara da değinen baba Aydemir, sözlerini şöyle tamamladı: "Kızın yaşının büyütülmesi? Hâkimin değişmesi? Suçluların bırakılması? Hastaneden doğum belgesinin yok denilerek gönderilmemesi? Bunlar tesadüf değil. Bütün bunlar bize ciddi manada zarar verdi. Tüm yaşananlara rağmen doğru bildiğim yoldan şaşmayacağım. Haklıydım. Kızıma yapılan bu çirkin olayın hukuk önünde hesabını soracaktım. Bu dava bütün kadınların, küçük kız çocukların davasıdır, bu mücadele insanlık adına büyük bir mücadeledir."
(ZA/EMK)
Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni destekleyen 166 Kürt sorununun demokratik çözümü ve........
© Bianet
