menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dijital medya okuryazarlığının temel kavramları ve kuramsal çerçeve

7 1
19.06.2025

Dijital medya okuryazarlığı, günümüz bilgi çağında bireylerin dijital teknolojileri etkin, bilinçli ve eleştirel bir biçimde kullanabilme yeteneği olarak tanımlanır. Geleneksel okuryazarlığın ötesinde, dijital medya okuryazarlığı sadece metin okumayı değil, görsel, işitsel ve interaktif medya içeriklerini anlama, değerlendirme ve üretme becerisini kapsar.[1] Bu beceri, bilgi çağında hem bireysel katılım hem de toplumsal yaşama dair karar alma süreçlerinde temel bir araçtır. Özellikle sosyal medya, bloglar, video platformları gibi çoklu ortam araçlarının yaygınlaşmasıyla dijital medya okuryazarlığı, sadece bilgi tüketimi değil, aynı zamanda içerik üretimi ve paylaşımı açısından da önem kazanmıştır.

Dijital medya okuryazarlığının temel bileşenleri arasında eleştirel okuryazarlık, medya üreticiliği, dijital katılım ve katılımcı kültür öne çıkar.

Eleştirel düşünme dijital medya okuryazarlığının merkezinde yer alır. Eleştirel düşünme, bireylerin manipülatif teknikleri tanımasını ve bunlara karşı direnç geliştirmesini sağlar, bireylere tek bir bakış açısına takılıp kalmamak için farklı perspektifleri değerlendirme becerisi kazandırır. Bu, medyada temsil edilmeyen ya da yanlış sunulan gruplar hakkında daha adil ve bilinçli görüşler geliştirmeye yardımcı olur.

Eleştirel okuryazarlık, bireylerin medyada sunulan bilgiyi sorgulama, kaynakların güvenilirliğini değerlendirme ve mesajların ideolojik bağlamlarını anlama becerisidir.[2] Örneğin, sosyal medyada dolaşan haberlerin doğruluğunu sorgulamak, sahte haberlere karşı eleştirel yaklaşmak bu kavramın pratiğe dökülmüş şeklidir. Bu süreç, bireylerin manipülasyona açık olmasını engeller ve bilgi kirliliğinin yayılmasını azaltır.

Medya üreticiliği ise bireylerin dijital platformlarda aktif içerik oluşturucusu olarak konumlanmasını ifade eder.[3] Youtube, TikTok gibi platformlarda kullanıcıların videolar, blog yazıları, podcast’ler ve görsel paylaşımlarla içerik üretmesi medya üreticiliğine örnek oluşturur. Böylece bireyler pasif tüketiciler olmaktan çıkarak, medyanın şekillenmesinde etkin aktörlere dönüşür. Bu durum aynı zamanda özgün seslerin duyulmasını ve farklı toplumsal kesimlerin temsil edilmesini sağlar.

Dijital katılım kavramı, bireylerin dijital ortamlarda sosyal ve politik süreçlere katılımını içerir.[4] Bu, çevrimiçi kampanyalara destek vermekten, sosyal medya üzerinden örgütlenmeye ve dijital aktivizme kadar geniş bir alanı kapsar. Örneğin, gençlerin sosyal medya aracılığıyla çevre hareketlerine destek vermesi veya hak ihlallerini duyurması dijital katılımın somut örnekleridir. Bu katılım biçimi, demokratik katılımı artırmak ve toplumsal değişimi hızlandırmak açısından kritik bir rol oynar.

Son olarak, katılımcı kültür kavramı dijital medya ortamlarında kullanıcıların yalnızca tüketici değil, aynı zamanda içerik üreticisi, paylaşımcı ve yorumcu oldukları sosyal yapıyı ifade eder. Henry Jenkins’in tanımladığı bu kavram, kullanıcıların kolektif bilgi üretimine, yaratıcı etkileşimlere ve sosyal dayanışmaya katkıda bulunmalarını vurgular. Örneğin, Wikipedia gibi kullanıcı temelli bilgi platformları katılımcı kültürün en önemli örneklerindendir. Katılımcı kültür, bireylerin medya süreçlerine daha demokratik ve etkileşimli biçimde dahil olmalarını sağlar.

Dijital medya okuryazarlığı incelenirken çeşitli kuramsal yaklaşımlar öne çıkar. Eleştirel pedagoji, Paulo Freire’nin öncülüğünde, öğrenme süreçlerinde bireylerin pasif alıcılar değil, aktif sorgulayıcılar olmasını savunur.[5] Bu yaklaşım dijital medya okuryazarlığında bireylerin medyayı eleştirel biçimde kullanmalarını, güç ilişkilerini ve ideolojik mesajları sorgulamalarını teşvik eder. Öğrenciler sadece içeriği almakla kalmayıp, aynı zamanda onu üretme ve dönüştürme sürecinin bir parçası olurlar.

Kültürel çalışmalar alanı, Stuart Hall’un kodlama-çözümleme modelini temel alır. Hall’a göre, medya metinleri üretici tarafından belirli bir anlamla kodlanırken, izleyici ya da tüketici bu metni kendi sosyal ve kültürel bağlamına göre farklı şekillerde çözümleyebilir.[6] Bu perspektif, dijital medya okuryazarlığını sadece teknik bilgi olarak değil, kültürel anlamları çözümleme becerisi olarak ele alır. Böylece medya içeriklerinin farklı yorumlara açık olduğu, medyanın toplumsal güç dinamiklerini yansıttığı anlaşılır.

Yapılandırmacı öğrenme teorisi (constructivism), bireylerin bilgiyi aktif olarak yapılandırdığı ve önceki deneyimlerle bağdaştırdığı bir öğrenme sürecini öne çıkar.[7] Dijital medya okuryazarlığında bu teori, öğrenmenin pasif alımdan ziyade, interaktif, deneyimsel ve problem çözmeye dayalı olması gerektiğini vurgular. Öğrenciler medya içeriklerini analiz ederken, eleştirirken ve üretirken kendi bilgi ağlarını kurarlar. Bu süreç, medya okuryazarlığı eğitimlerinin etkili olması için interaktif ve katılımcı yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini gösterir.

Henry Jenkins’in katılımcı kültür teorisi, dijital medya okuryazarlığının sosyal boyutunu açıklar.[8] Katılımcı kültür, bireylerin medya üretimi ve tüketimi arasındaki sınırları bulanıklaştırdığı, kolektif ve işbirlikçi bir medya deneyimini ifade eder. Bu kültürde kullanıcılar içerik üretir, paylaşır, dönüştürür ve tartışırlar. Bu dinamik, medya okuryazarlığını bireysel bir yetenekten çok toplumsal bir pratik olarak konumlandırır.

Dijital medya okuryazarlığı, özellikle dezenformasyonun yaygın olduğu günümüz dijital ortamlarında hayati önemdedir. COVID-19 pandemisi sırasında sosyal medyada yayılan sahte ve yanıltıcı bilgiler, bireylerin doğru bilgiye erişme ve bu bilgiyi kritik biçimde değerlendirme gerekliliğini gözler önüne sermiştir.[9] Dijital medya okuryazarlığı, bireylerin bu tür bilgi kirliliği karşısında bilinçli kararlar vermesine ve toplumsal zararın önlenmesine katkı sağlar.

Ayrıca dijital medya okuryazarlığı demokratik katılımı artırır ve sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunur. Örneğin, gençlerin sosyal medya üzerinden gerçekleştirdiği çevre kampanyaları, cinsiyet eşitliği talepleri veya insan hakları savunuculuğu dijital okuryazarlığın etkin kullanımıyla mümkün olur.[10] Dijital medya, toplumsal değişim için güçlü bir araç haline gelirken, bu araçları doğru ve etkili kullanmak bireylerin sorumluluğundadır.

Dijital medya okuryazarlığının okul müfredatına entegre edilmesi, genç nesillerin dijital dünyada bilinçli bireyler olarak yetişmesini sağlar. Bu eğitim, yalnızca teknoloji kullanım becerilerini öğretmekle kalmaz; aynı zamanda etik kurallara uygun davranış geliştirme, dezenformasyona karşı farkındalık ve medya temsillerini eleştirel bir şekilde analiz etme gibi konuları da kapsar.

Medya okuryazarlığı eğitiminde üç temel eğilim bulunmaktadır:

Dijital medya okuryazarlığı, yalnızca akademik bir konu değil; aynı zamanda günlük yaşamda uygulanan bir beceridir. Sosyal medyada gördüğünüz bir haberin doğruluğunu sorgulamak, algoritmaların sizi nasıl yönlendirdiğini fark etmek veya içerik paylaşırken etik kuralları gözetmek, bu becerinin günlük hayattaki yansımalarına örnek olarak verilebilir.

Günümüzde herkes bir içerik üreticisi haline gelmiştir. Blog yazıları, sosyal medya gönderileri ve videolar, bireylerin fikirlerini geniş kitlelere ulaştırmasını sağlar. Ancak bu içeriklerin etik kurallara uygun olması, bireylerin topluma karşı sorumluluğunu yerine getirdiğini gösterir.

Dijital medya okuryazarlığı, yalnızca bireysel bir beceri değil; aynı zamanda toplumsal bir gerekliliktir. Bilgi kirliliği ve manipülasyonun giderek arttığı bir çağda, bireylerin eleştirel düşünme ve bilinçli medya kullanımı becerilerini geliştirmesi, daha demokratik bir toplumun inşası için hayati bir öneme sahiptir.

Eleştirel okuryazarlık, medya üreticiliği, dijital katılım ve katılımcı kültür kavramları bu yetkinliğin temel bileşenleridir. Kuramsal açıdan eleştirel pedagoji, kültürel çalışmalar, yapılandırmacı öğrenme ve katılımcı kültür yaklaşımları dijital medya okuryazarlığını çok boyutlu bir fenomen olarak anlamamızı sağlar. Günümüzde medya içeriklerinin hızla yayıldığı ve bilgi kirliliğinin arttığı dijital ortamda, medya okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesi bireysel hakların korunması ve demokratik toplumların güçlenmesi açısından kritik önemdedir. Bu nedenle, dijital medya okuryazarlığını teşvik etmek ve bireyleri bu konuda eğitmek, hepimizin ortak sorumluluğudur. Gelecek nesillerin dijital dünyada bilinçli bireyler olarak var olabilmesi için bu becerinin yaygınlaştırılması elzemdir.

Dipnotlar:

[1] Jenkins, H. (2006). Convergence Culture: Where Old and New Media Collide. New York: New York University Press, s. 12.

[2] Buckingham, D. (2003). Media Education: Literacy, Learning and Contemporary Culture. Cambridge: Polity Press, s. 45.

[3] Jenkins, H. (2009). Participatory Culture in a Networked Era. Polity Press, s. 78.

[4] Coleman, S., & Blumler, J. G. (2009). The Internet and Democratic Citizenship: Theory, Practice and Policy. Cambridge University Press, s. 103.

[5] Freire, P. (1970). Pedagogy of the Oppressed. New York: Continuum, s. 33.

[6] Hall, S. (1980). Encoding/Decoding. In Culture, Media, Language (pp. 128–138). Routledge, s. 67.

[7] Piaget, J. (1954). The Construction of Reality in the Child. Routledge, s. 89.

[8] Jenkins, H. (2009). Confronting the Challenges of Participatory Culture: Media Education for the 21st Century. MIT Press, s. 120.

[9] Zarocostas, J. (2020). How to fight an infodemic. The Lancet, 395(10225), s. 150.

[10] Boulianne, S. (2015). Social media use and participation: A meta-analysis of current research. Information, Communication & Society, 18(5), s. 172.

[11] Giritli İnceoğlu, Y. (2025), Dijital Medya Okuryazarlığı, Atölye BİA.

AB tarafından finanse edilen ve 2023-2025 yıllarını kapsayacak "Bizim Medyamız" (Our Media) projesinin partnerleri arasında IPS İletişim Vakfı/bianet de var.

"Bizim Medyamız: Medya Okuryazarlığının ve Aktivizminin Çoğaltılması, Kutuplaşmanın Önlenmesi ve Diyalogun Teşvik Edilmesi için Sivil Toplum Hareketi" projesi üç yıl sürecek.

Projenin ilk odağı, Balkanlar ve Türkiye'de, STK'lerin, medya profesyonellerinin, genç aktivistlerin ve kamunun; medya özgürlüğünün yanında medyanın gelişimine ve sürdürülebilirliğine dair eğilimler ve zorluklar hakkında kapasite geliştirmelerini sağlamak olacak.

AB tarafından finanse edilen ve 2023 – 2025 yıllarını kapsayacak "Bizim Medyamız" projesinin partnerleri şöyle:

"Bizim Medyamız" projesinin IPS İletişim Vakfı/bianet adına araştırmacısı vakfın araştırma koordinatörü Sinem........

© Bianet