menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Zangezur'da dağın hayaleti

25 95
09.06.2025

Görkemli Zangezur Dağları’nda aralık ayından bu yana kameraya takılan yavru İran parsı ve annesine (Panthera pardus saxicolor) ait fotoğraflar paylaşıldı.

Ermeni Yaylası, tarihsel olarak nesli tükenmekte olan Pars veya Kafkas Leoparı'nın (Panthera pardus tulliana) yaşam alanı olmuştur. Ancak yıllar içinde, kaçak avlanma ve habitat tahribatı nedeniyle türün nüfusu azalmış ve 1987 yılında Ermenistan SSR Kırmızı Veri Kitabı'na dahil edilmiştir. Leopar soyunun en heybetlisi, Zangezur kayalıklarında 40-90 kiloluk sessiz bir gölge. Dünya çapında 500-600 hayvan kaldı; Ermenistan’da ise son 20 yılda sayısı 7-10 arasında gidip geliyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ermenistan'da hız kazanan madencilik ve altyapı projeleri, Zangezur ekosisteminin üzerine ağır bir gölge daha düşürdü.

Zangezur’un kalbinde Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ile Ermenistan Çevre Bakanlığı’nın 2002’den beri ördüğü üç katmanlı ağ soluksuz işliyor: Sınır ötesi ekolojik koridor – İran’dan Azerbaycan ve Gürcistan’a uzanan dağ sırtları tel örgüsüz tek bir “yaşayan damar” hâline getiriliyor. Bilimin gözü – Humboldt Üniversitesi ortaklığındaki kamera-tuzaklar ve DNA analizleri 2006’dan beri “dağın hayaleti” olarak bilinen ve en az on dört yetişkin hayvanı ayrı ayrı kimliklendirip nüfusun nabzını tutuyor. “Pars bekçileri” – Ararat, Vayots Dzor ve Syunik köylerinden 20 gönüllü, “pars bekçileri” olarak kaçak avcılıkla mücadeleye katılıyor.

Bir dişinin yavru büyütebilmesi bölgede yeterli av, sessizlik ve güvenli sığınak olduğunu gösterir. Pars gibi yavaş üreyen türler için her yeni hayvan sayısı önem kazanıyor. 31 Mart 2025 tarihli video haberde bir dişiyle gece devriyesine çıkan yavrunun hızla kilo alıp çevreyi keşfetmesi; Ararat, Vayots Dzor ve Syunik diye tanımlanan üç çekirdek alanın canlılığı, alınan kanıtlarla gösteriliyor.

Zangezur ve çevresindeki dağlık alanlar, parsın yanı sıra zengin bir yaban hayatına ev sahipliği yapar. Özellikle gözlemlenip izlenen başlıca türler şunlar: Bezoar keçisi, yaban domuzu, Avrupa karacası, Hint kirpisi, Ermeni yaban koyunu (Armenian mouflon), kahverengi ayı ve Avrasya vaşağı (Eurasian lynx) . Bu türler hem parsın av kaynağını oluşturur hem de bölgenin biyolojik çeşitliliğinin devamı için kritik önemdedir.

Syunik’teki bakır-molibden madenleri Zangezur koridorunun tam kalbini keserek habitat bütünlüğünü zedeliyor; ağır metaller ve yol ağları, parsın avı olan Bezoar keçisi ile yaban koyunlarının göç patikalarını daraltıyor. İklimsel baskıların da etkisi yadsınamaz. Son 20 yılda yağış yüzde 10 azaldı, ortalama sıcaklık ise 1°C’yi aştı. Kuraklık av stoklarını inceltiyor; dağ çayırları sararıp su kaynakları geri çekildikçe parsın avı yükseklere kaçıyor.

İnsan etkinliğinin sıfıra indirildiği rewilding çekirdekleri (yeniden yabanlaştırılmış IUCN Kategori Ib “wilderness area” blokları) oluşturmak zorunlu. Bu alanlarda hiçbir madencilik, yol veya yerleşim faaliyetine izin verilmeyerek, gerçek anlamda “hayvanlara terk edilmiş” koridorlar yaratılmalı. Ne var ki mevcut modelin büyük ölçüde yabancı fonlara bağımlı olması, ulusal bütçeden ve uzun vadeli yasal kalkanlardan yoksun kalma riskini doğuruyor. Bu pamuk ipliğine bağlı yapı, koruma vizyonunun sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Yabani hayvanlara neredeyse yalnızca hayvanat bahçelerini yaşam alanı olarak dayatan kapitalist ilişkilere karşı, bu hayvanların doğal ortamlarında koruma altında yaşaması hedeflenmeli.

Zangezur’un yalnızca batı değil, doğuya uzanan vadileri de parsın sessiz adımlarını........

© Bianet