menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

117 yıllık Haydarpaşa Garı için yeni proje: Ulaşım değil, ticaret mi öncelikli?

25 0
26.08.2025

İstanbul’un simge yapılarından Haydarpaşa Garı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı arasında yapılan protokolle müzecilik ve kültür-sanat faaliyetleri kapsamında değerlendirilmek üzere, geçtiğimiz hafta Kültür ve Turizm Bakanlığı’na tahsis edildi.

“Haydarpaşa ve Sirkeci Boğazın Birleştirici Gücü Gar-Kültür-Sanat Projesi” olarak anılan projenin ilk etabının 2026’da tamamlanması bekleniyor.

Gar hizmeti Haydarpaşa’da devam edecek. Bakanlığın açıklamasına göre, Haydarpaşa ayrıca performans sanatları merkezi, kütüphane, tematik müze, sergi salonları, sanat ve tasarım atölyeleri olarak değerlendirilecek.

Emekli demiryolcu ve Haydarpaşa Dayanışması Aktivisti Ayşen Dönmez’e göre, bugün Haydarpaşa için gündeme getirilen “kültür-sanat”, “Millet Bahçesi” ya da “kütüphane” projeleri aslında kamusal ihtiyacı değil, rantı gözetiyor.

Öncelikle, garın tarihçesinden ve bugüne dek başına gelen talihsizliklerden biraz bahsedebilir miyiz?

Herkesin bildiği gibi Haydarpaşa Garı 1908 yılında inşa edildi ve 2012 yılına kadar da aktif olarak işlevini sürdürdü. 117 yıl boyunca İstanbul’un kent kültürüne, belleğine ve gündelik yaşamına büyük katkılar sunmuş bir mekândan bahsediyoruz. Bir yandan ulaşım hizmeti veren bir merkez, bir yandan kavuşmaların ve ayrılıkların mekânı, bir yandan da kültür ve sanata katkı sunan bir simge oldu.

Haydarpaşa’nın en önemli özelliği, ulaşım aksının merkezi olması. Anadolu yakasının Avrupa’ya, İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı işlevi görüyordu. 2012’den önce günde 23 ekspres tren, 12 Adapazarı treni, 110 banliyö seferi buradan kalkıyordu. Yük trenleri bu sayıya dahil bile değil. Çok katmanlı, işlevi güçlü, kendi kültürünü de yaratmış bir yapıydı; ancak tüm bunlar yok edildi.

Bugün Haydarpaşa’nın tarihsel ve kültürel önemi ne yazık ki göz ardı ediliyor. Çünkü mesele koruma, ortak bir belleği yaşatma meselesi olarak değil, tamamen bir rant ve talan projesi olarak ele alınıyor. Marmaray inşaatı sırasında Üsküdar’da çıkan arkeolojik buluntuları hatırlarsınız. O dönem Erdoğan’ın “35 tane çanak-çömlek için koskoca projeyi iptal mi edeceğiz?” şeklindeki çıkışı aslında yaklaşımı özetliyordu. İstanbul’da nereyi kazarsanız tarihi eser çıkar, çünkü İstanbul böylesine katmanlı bir şehir. Haydarpaşa da Kalkedon bölgesinde yer aldığı için bu çok olağan.

Ama Haydarpaşa’da bu mirasa sahip çıkılmak yerine, mekân atıllaştırıldı. Nitekim 28 Kasım 2010’da Haydarpaşa’nın çatısı yandı. Bu yangının bilinçli bir ihmalle, hatta kasıtla çıktığını düşünüyoruz. Çünkü bina birinci derece tarihi eser olarak tescilliydi. Onarımı için üniversitelerden uzmanlık alınması gerekirken, işin ehli olmayan kişilere, piyasa malzemeleriyle yaptırılan sözde restorasyon sırasında yangın çıktı. O günden sonra Haydarpaşa hiçbir zaman eski hâline gelemedi.

2012’de ekspres trenler, 2013’te banliyö seferleri sonlandırıldı. Gar tamamen insansız, trensiz, vapursuz bırakıldı. İnsanların belleğinden silinmeye çalışıldı. Bu, sermayenin klasik yöntemlerinden biri: Bir mekânı atıl bırakıp unutturmak ve ardından “burası zaten boş” diyerek projelerle dönüştürmek. Haliç Tersanesi de buna benzer bir örnek.

Bugün gündeme gelen projenin, Haydarpaşa Garı açısından riskleri nelerdir?

Bugün önerilen projede Anadolu yakasının ihtiyacı olan hiçbir şey yok. “Sergi alanı”, “performans alanı”, “Millet Bahçesi” gibi fonksiyonlar zaten İstanbul’un pek çok yerinde mevcut. Haydarpaşa gibi bir ulaşım aksının merkezi ve tarihi mirası, bu ve benzeri projelere kurban edilemez. “Kütüphane yapılacak” deniyor. Kütüphane için Kadıköy’de de, Anadolu yakasında da sayısız alan mevcut.

2005’ten bu yana Manhattan Projesi, Olimpiyat Köyü, ticari ek alanlar gibi çok sayıda plan gündeme geldi ve Haydarpaşa Dayanışması sayesinde iptal edildi. Bugün ise Ulaştırma Bakanlığı’ndan alınıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilerek yeni projeler için zemin hazırlanıyor. Burada yapılmak istenen aslında kültür-sanat faaliyetlerini geliştirmek değil, sermayeye açılacak yeni ticari alanlar yaratmak.

Oysa dünyanın bütün büyük kentlerinde merkez garlar hâlâ işlevsel. Örneğin Paris’te 7, Londra’da 14, Moskova’da 9, Madrid’de 5, Pekin’de 5, Şangay’da 4, Mumbai’de 5 merkez gar bulunuyor. İstanbul gibi 16 milyonluk bir metropolde merkez garın yok edilmesi akıl almaz bir durum. Haydarpaşa’nın işlevi küçültülmemeli, tersine güçlendirilmeliydi.

Kısacası, Haydarpaşa’nın kültür-sanat merkezi yapılması olumlu bir şey gibi sunulsa da gerçekte böyle değil. Çünkü Haydarpaşa’nın esas işlevi demiryolu ulaşımıydı. İstanbul’un böyle bir merkeze ihtiyacı var. Kültür-sanat alanları başka yerlerde açılabilir; ama Haydarpaşa geri dönülmez biçimde kaybedilirse hem ulaşım hem de kent belleği açısından çok şey yitirilmiş olacak.

Siz neden projeye karşısınız?

Çünkü bu alanda yarın öbür gün demiryolu işletmeciliğinin tamamen kaldırılabileceğini düşünüyoruz. İlk proje başladığında 4 hat........

© Bianet