menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Esila Ayık’ın “Z Bakışı”: Ne olur susmayalım

23 0
23.08.2025

Üniversite öğrencisi Esila Ayık’ın ikinci baskısı Z Bakış kitabı, Z kuşağının önyargılara, eşitsizliklere ve görünmez kılınmaya karşı kaleme aldığı güçlü bir itiraz. Eğitimden toplumsal cinsiyete, göçten iklim krizine uzanan denemeler; genç bir kuşağın sesini duyurma çabasını gözler önüne seriyor.

Esila Ayık, lise yıllarında yazmaya başlayan ve “Genç Deneme Yazarı” ödülüne değer görülen bir yazar. İkinci baskısını yakın zaman önce yapan Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan “Z Bakış” isimli kitabı da yalnızca bireysel deneyimlerin değil, tüm bir kuşağın ortak kaygılarının ve öfkesinin ifadesi.

Kitabın merkezinde, sınav odaklı ve yaratıcılığı körelten eğitim sistemi var. Ayık, gençleri “yarış atına” çeviren düzeni sorgularken, öğrencilerin sistemin içinde kaybolduğunu; başarının sayılarla sınırlı kılındığını hatırlatıyor.

Medya eleştirisi, kitabın güçlü bölümlerinden. Haber dilinin ötekileştirici ve manipülatif yanına dikkat çeken Ayık, gençlerin ya “apolitik” ya da “yıkıcı” etiketleriyle anıldığını; gerçek seslerinin duyulmadığını vurguluyor.

Z kuşağına dair “tembel, ilgisiz, duyarsız” klişeleri, kitabın hedef aldığı kalıplardan. Ayık, gençlerin toplumsal sorunlara duyarlılığını ve itirazını görünür kılmak gerektiğini söylüyor.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, eril dil ve ataerkil baskı kitabın başka bir güçlü başlığı. Ayık, genç kadın olmanın yükünü, aynı zamanda bu yükü dönüştürme çabasını da yazıya taşıyor.

Denemelerin belki de en ortak noktası, gençlerin kimliklerini ifade etme çabası. Z Bakış, bireysel özgürlük alanlarının daraltılmasına karşı yükselen bir kuşağın “duyulma isteğini kayda geçiriyor.

“Ölüm, Hayatın Gerçeği” bölümünde, annesini kaybeden Esila’nın o süreçte yaşadığı zorlukları anlatılıyor. Onun yerine kendimi koyduğumda aynı direnci gösterebilir miydim, bilmiyorum. Kendi annemle kurduğum bağ farklı; bu bölüm bana, anneme ileride bir şey olursa ne yapacağım sorusunu bir kez daha hatırlattı. Ayık’ın bu deneme yazısında, okuyucuyu hem kendi hayatına dair düşünmeye hem de sevdiklerine dair farkındalığını artırmaya davet ediyor.

Kitabın “susmak” üzerine olan bölümünde Ayık, kadın ve kız çocuklarının yaşadığı istismar, taciz gibi olaylarda sessiz kalmamamız gerektiğini güçlü bir biçimde hatırlatıyor. Esila’nın kendi yaşadığı bir taciz olayını kitaba dahil etmesi, bu nedenle oldukça kıymetli.

Çünkü nerede olursak olalım, sesimizi duyurmak ve susturulmaya çalışıldığımız anlarda dahi konuşabilmek, hem kendimiz hem de başkaları için hayati bir önem taşıyor. Böyle anlarda yanımızda olan, bizi anlayan ve destekleyen insanların varlığı da ayrı bir güç kaynağı.

Ayık’ın şu sözleri kitabı özetliyor:

“Yaşadığımız çevre ne kadar bize susmamız gerektiğini söylerse söylesin, lütfen susmayalım!”

Fotoğraf sanatçısı ve yazar. Lise eğitimini Niğde’de tamamladıktan sonra, ABD’nin Alaska eyaletine tam burslu olarak gitmiş; ardından Belçika’nın Gent kentinde bulunan Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde fotoğraf bölümü lisans programına başladı.

2025 yılında Türkiye’de yaptığı bir ziyaret sırasında, İstanbul Kadıköy’de düzenlenen dayanışma sahnesinde “ Diktatör Erdoğan” pankartı nedeniyle “cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçlamasıyla tutuklandı. Tutukluluğu sırasında sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılan Ayık, 36 gün süren gözaltının ardından tahliye edildi. Tahliye sonrası yaptığı açıklamada, gençlerin geleceğe küstürülmemesi gerektiğini vurguladı ve adalete olan inancını koruduğunu belirtti.

"Z Kuşağı", Kırmızı Kedi Yayınları, 145 Sayfa, 2025

(SÖ/EMK)

“Bir nesil, bilginin cezalandırıldığı ve cehaletin saadet olduğunu öğrenerek yetişiyor. Bir sonraki nesil cahil olduklarını bile bilmeyecek çünkü bilginin ne olduğunu bilmeyecekler.”

Sesler romanının 62’nci sayfasında Seferbeyi’nin ağzından söylenen bu sözler sadece başka bir dünyada yer alan Ansul şehrinin kaderini mi anlatıyor bize? Size de bugünlerde söylense tam da yerini bulacak gibi geliyor mu?

Ursula K. Le Guin (1929–2018), elbette bilimkurgu, fantastik ve spekülatif kurgu edebiyatının zirvesindeki isimlerden biri, ancak o aynı zamanda kurgularında bile hakikati arayan bir yazar. İşte bu yüzden Le Guin’in hikâyelerini okurken, başka dünyaları hayal etsek de kendi gerçekliğimizden asla bütünüyle soyutlanamayız.

Onu okurken uzak diyarlara yolculuk ederiz ama her seferinde, kendi dünyamıza dair daha fazla şeyle döneriz.

Sesler, bizi Batı Sahili’nde yer alan Ansul şehrine götürüyor; yazar, sokaklarında rahatça gezinebilelim diye haritasını bile çizmiş okur için. Ama biz, o sokakları zihnimizin içine kazınmış kendi dünyamızda dolaşarak tanıyoruz, çünkü anlatılan her hikâyenin bir karşılığı mutlaka bizde var.

Bir önceki yazım da Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451’i üzerine yazınca pek çok kişi Ursula K. Le Guin’in Sesler........

© Bianet