Öğrencilerin gözünden ekonomik darboğaz
Türkiye’de mevcut geçim sıkıntısı öğrencileri de etkiler bir durumda. Ekonomik sorunlar öğrencilerde barınma sorunu, beslenme yetersizliği, geçim sorunu yaşattığı gibi; psikolojik yıpranma, gelecek kaygısı ve ümitsizliğe de yol açıyor. Durum özel üniversitede de devlet üniversitesinde okuyan için aynı.
Özel üniversitelerde burslu okuyan öğrenciler geçim sıkıntısıyla beraber bir sonraki yılın okul ücretinin de stresini yaşarken devlet üniversitelerinde okuyanlar beslenme ve ulaşım sorunuyla boğuşuyor.
Üniversite öğrencileri Ece ve Nisanur, dar bir ekonomik çerçevede öğrencilik sürdürmenin zorluğunu bianet’e anlatıyor.
Ece, özel bir üniversitede yüzde elli burslu Diş Hekimliği 1. sınıf öğrencisi. Okul ücretleri için kayıt döneminde senelik 310 bin TL’ye imza atmış ve bu fiyat diğer yıl için 530 bin TL’ye zamlanmış.
Fiyatın beş yıl içerisinde daha da zamlanacağını söyleyen Ece, üniversiteye başlamadan önce de geçim sıkıntılarıyla dolu bir öğrencilik sürecini tahmin ediyormuş.
Ece aile evinde yaşıyor, kira ödemiyor, ev içerisinde beslenme ihtiyaçlarına da bir harcama yapmıyor fakat yine de geçim kaygısı var:
“Geçimimi kendim sağlıyorum. Okula gittiğim günler haricinde öğrencilere özel dersler veriyorum ve hafta sonu bir kafede çalışıyorum. En azından okul dışındaki giderlerim için aileme yük olmamaya çalışıyorum. Eğer ay sonunda kendi kazandığım paradan arttırabilirsem o parayı altın yapıp diğer senenin okul parasına katkıda bulunuyorum.”
Hayat pahalılığı her alana yansıdığı gibi yemekhane fiyatlarında da kendini gösteriyor ve özel okullardaki yemekhane ücretleri devlet okullarına oranla daha yüksek fiyatlarda.
Ece günde bir öğün yemeğin bile maddi olarak kendisini zorladığını söylüyor ve okulunun yemek fiyatlarını da eleştiriyor:
“Devlet okullarının beş katı fazla neredeyse. Yemekhane menümüz 150 lira, ayrı ayrı almak istersek de yemek başı fiyatlar 100 TL’den başlıyor. Hamburger menüleri mesela 400-500 TL’den başlıyor.”
Ece ulaşımını da toplu ulaşım kartı ile sağlıyor. Ayda 200 basımı 380 TL olan abonman uygulamasıyla ulaşımını sağlıyor. Ece ulaşım ve beslenme ihtiyacı haricindeki giderlerini de kendinden ve yaşantısından kısarak en aza indirmeye çalışıyor. Ece giderlerine aylık 6 bin TL harcıyor ve ders araç gereçlerinin de eklendiği zaman bu giderler bir hayli de artıyor.
Ece öğrencilerin normal bir yaşam süremediğini ve bunun da zorlayıcı olduğunu söylüyor:
“Bir kişinin normal bir yaşam için bile kesinlikle ekonomik gücünü eline alması gerekiyor. Diğer türlü öğrencilik hayatında rahat değil normal bir yaşam sürmek bile çok zor. Ben vaktimi okula gitmediğim süreçlerde çalışarak, eve geldiğimde de kalan vakitlerimde derslerime yoğunlaşarak geçiriyorum.”
Ece, okul ve iş hayatını beraber idare ediyor ve bu durum derslerine de olumsuz yansıyor. Hafta sonları kafede çalışıyor, hafta içinde de dersten önceki 1-2 saatlik süreçlerde veya uyumadan önceki zaman dilimlerinde derslerine yoğunlaşıyor. Ece hal böyleyken kendi sosyal yaşantısına da bir vakit ayıramıyor.
Ece bu geçim sıkıntısının yanı sıra, parasını denkleştirmek için de mesai ayırdığı okulunun, diğer devlet okullarından daha iyi bir eğitim verildiğini düşünmüyor.
Ece, devlet bursundan yararlanamıyor öğrenci kredisinden yararlanıyor. Burs sisteminin de adil olmadığını düşünüyor:
“İBB bursuna başvuru yapmaya çalıştım fakat özel üniversitede yarı burslu okuduğum için başvuru yapamadım. Ama çevremde maddi durumu iyi olan fakat devlette okuyan birçok kişinin hem devlet hem de İBB bursundan faydalandığını görüyorum.”
Ece mevcut ekonomik sorunlar içerisinde verimli bir öğrencilik hayatı yaşayamıyor:
“Öğrencilik yıllarım, küçüklüğümde hayal ettiğim gibi olmadı. Bölümüm beş yıllık bir bölüm. Beş yıl boyunca hayatım ev, okul ve iş sınırları içerisinde bir robot gibi yaşayacağım. Bunların haricinde sosyal hayatıma nadiren vakit ayırabiliyorum. O zamanlarda da makul fiyatlı etkinlikler yapabiliyorum. Gitmediğim bir yeri gezmek, piknik yapmak ve sahil yürüyüşleri oluyor bunlar da.”
Nisanur da devlet üniversitesinde Uluslararası İlişkiler öğrencisi ve o da “kendime destek sağlamak ve aileme fazla yüklenmemek için kendi ayaklarımın üzerinde duruyorum” diyor. Öğrencilik sürecinde hayatını idame ettirmek için aynı zamanda da çalışıyor.
Nisanur üniversiteye başlamadan önce ekonomik açıdan zorlanacağını düşünmüş ama bu kadar zorlanacağını tahmin etmemiş. Aynı zamanda Nisanur devlet bursuna başvuru yapmış fakat devlet desteği veya herhangi bir burs da almıyor.
Nisanur devlete bağlı yurtlarda kalıyor ve ulaşım ve beslenme sorunu geçim sıkıntısı başlığı altında Nisanur’u zorlayan iki diğer nokta. Nisanur kampüsüne 45 dakika uzaklıkta bir devlet yurdunda kalıyormuş. Nisanur kaldığı devlet yurduna aylık 885 TL veriyor.
Sabahın erken saatlerinde iki farklı araç değiştirmenin yanı sıra günde 120 TL karşılığında ulaşımını sağlamak maddi olarak da Nisanur’u yıpratan bir durum olmuş.
Toplu taşımalardaki sefer seyrekliği de Nisanur için beslenememe, dinlenememe ve derslerine yoğunlaşamamasına yol açmış:
“Günümün çoğu yollarda geçiyordu. Yurda döndüğüm zamanda da yorgun oluyordum ve ders çalışma fırsatı bulamıyordum. Çünkü derse yetişmek için sabah saat 05.00’da uyanmam gerekiyordu ve ben zaten akşam saatlerinde okuldan dönmüş oluyordum. Günümün çoğu kampüste geçiyordu ve ders aralarının süresi de kısaydı. Otobüs saatlerini yakalamak için yemek yiyemiyordum akşam yurtta anca yemeğe yetişebiliyordum. Benim için zorlu bir süreçti o dönem ne okul hayatım iyi gidiyordu ne de ben beslenmeme dikkat edebiliyordum. Maddi açıdan zor bir süreçti.”
Nisanur okulunda kısmi zamanlı çalışan öğrenci, aynı zamanda okulunun tatil olduğu süreçte de aile evindeki yaşamında fotoğrafçılık yaparak geçimine destek sağlıyor.
Nisanur da harcamalarını en aza indirgemeye çalışan bir öğrenci, ama yurtta sabah kahvaltılarından memnun olmadığını ve gün içindeki öğünlerini azalttığını söylüyor. Nisanur okul yemekhanesini hijyenik bulmuyor ve bu sebeple de okul yemekhanesini tercih etmiyor.
Aynı zamanda Nisanur harcamalarını kısıtladığına tekrar dikkat çekiyor ve buna rağmen aylık harcamalarının 15-16 bin TL olduğunu ve bu harcamaların nereye yaptığını anlayamadığını eleştiriyor.
*Ece'nin ismi kendi isteği doğrultusunda değiştirilmiştir
(SI/HA)
AKP kurucularından, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ve eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın da aralarında olduğu 19 kişi Türkiye'de "Hukukun üstünlüğü"nün olmadığını tartıştıkları bir "Adalet Çağrısı" yayımladılar.
Hüseyin Çelik açıklamayı sosyal medya hesabından yayımladı.
Açıklamayı "Demokrasi Platformu’nda yayınladığımız Adalet Çağrısı’nı kamuoyuna arz ediyorum. Saygılarımla" notuyla yayımlayan Çelik, imzacılar arasında Erdoğan hükümetleriyle en içli dışlı olanıydı.
Çelik, 2001'de AKP'nin kuruluşuna katılmak için üyesi olduğu Doğru Yol Partisi'nden (DYP) ayrılarak AKP'nin program yazımına katılmış ve AKP TBMM Grubu oluştuğunda ilk grup başkanvekili olmuştu.
24 Kasım 1990'da dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Anayasa Mahkemesi üyeliğine atadığı Haşim Kılıç 1999 ve 2003'te iki kez Anayasa Mahkemesi başkanvekilliğine seçildikten sonra AKP iktidarında 22 Ekim 2007'de Anayasa Mahkemesi başkanlığına getirilmiş........
© Bianet
