menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2025-2026 öğrenim yılına giderken: Türkiye’de öğrenci mahpus olmak

6 9
18.07.2025

21 ve 22 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilen 2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS), hapishanelerden de çok sayıda mahpus katıldı. Kaç mahpusun sınava girdiği ve bu mahpusların kaçının açık hapishanelerde, kaçının ise kapalı hapishanelerde bulunduğuna ilişkin olarak Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) tarafından Adalet Bakanlığı’na bilgi edinme başvurusu yapıldı, ancak henüz bir yanıt verilmedi. Bu verilerin paylaşılması, mahpusların öğrenim hakkına erişiminin izlenebilirliği ve politika üretimi açısından büyük önem taşıyor.

22 Temmuz’da YKS sonuçlarının açıklanmasının ardından, tercih ve üniversiteye kayıt süreçleri başlayacak. Bu süreç, mahpuslar açısından çeşitli zorluklar barındırıyor. Mahpusların yatay geçiş, dikey geçiş ve üniversite tercih işlemleri çoğunlukla aileleri veya yakınları tarafından yürütülüyor. Ancak bu kişilerin sınav ve tercih süreçlerine ilişkin bilgiye sahip olmamaları, gerekli yönlendirmeyi yapamamaları hâlinde, mahpusun öğrenim süreci ciddi şekilde sekteye uğrayabiliyor. Aile veya yakını bulunmayan mahpuslar ise bu işlemleri hapishanenin eğitim birimi aracılığıyla yürütmek zorunda. Eğitim birimiyle yaşanan iletişim sorunları, bilgi eksikliği ya da idari gecikmeler, mahpusların süreci takip etmelerini neredeyse imkânsız hâle getirebiliyor. Tüm bu zorluklara rağmen tercih sürecini tamamlayabilen ve bir üniversiteye yerleşmeye hak kazanan mahpuslar, bu kez kayıt aşamasında benzer engellerle karşılaşıyor.

Tercih işlemlerinin ardından bir üniversiteye yerleşmeye hak kazanan mahpusların kayıtları da genellikle aile bireyleri ya da yakınları tarafından yapılıyor. CİSST’e gelen başvurulara göre kayıt sürecine dair bilgi eksikliği, belgelerin zamanında ulaştırılamaması ya da işlemlerin yetiştirilememesi gibi nedenler bazı mahpusların kayıt haklarını fiilen engelliyor. Bu durum yalnızca o yılki öğrenim hakkını engellemekle kalmıyor; sonraki yıl yeniden sınava giren mahpusların ortaöğretim başarı puanlarının (OBP) sınav puanına eklenmesini de engelleyerek, öğrenim yolculuklarında kalıcı bir dezavantaja yol açıyor.

Açık hapishanelerde bulunan mahpuslar; hapishanenin bulunduğu şehrin belediye sınırları içerisinde bir üniversitenin verdiği örgün öğrenimden yararlanma hakkına sahip. Bunun için üniversitenin öğrenciyi kabul etmesi ve hapishane idaresinin de öğrencinin öğrenimini sürdürmesini onaylaması gerekiyor. Bu takdirde öğrenci ders saatleri ve yol süreleri de hesaplanarak hapishaneden çıkış izni alabiliyor.

İnfaz Kanunu’nda geçtiğimiz kasım ayında yapılan değişikliklere göre; derslerde başarısızlık, devamsızlık, infaz kanununda yer alan disiplin cezalarını gerektiren fiillerin işlenmesi veya üniversitenin hapishanenin işleyişine uygun olmaması durumlarında açık hapishanelerde bulunan mahpusların öğrenim hakkı engellenebilecek. Üniversitenin hapishane işleyişine uygunluğu, mesafesi, toplu taşıma kısıtlılığı ve ders saatlerinin hapishane giriş çıkış saatlerine uymaması gibi faktörlere bağlı olarak değerlendirilecek. Öğrenim hakkının böylesi subjektif kriterlere bağlanması, keyfi uygulamalara yol açabiliyor. Kaldı ki öğrenim hakkının kısıtlanması için başarısızlık ya da disiplin cezası gibi engelleyici faktörler, idarenin öğrenim hakkının tesisi için sorumluluk alması yerine hakkın bir ödül gibi gösterilmesine neden oluyor ve sistemi onarıcı adalet perspektifinden daha da uzaklaştırıyor.

Kapalı hapishanelerde öğrenim hakkına erişim imkânı, açık hapishanelere göre daha sınırlı. Son yıllarda yapılan değişikliklerle bu sınır iyice belirginleşti.

2007 tarihli 46/1 sayılı Genelge’ye göre üniversitelerin kabul etmesi halinde kapalı hapishanelerde bulunan mahpusların yalnızca ara sınavlara, yıl sonu ve mazeret sınavlarına katılmak suretiyle örgün öğrenimden yararlanmaları mümkündü.

2023-2024 öğrenim yılında YÖK tarafından üniversitelere gönderilen talimat yazısı doğrultusunda, üniversiteler kapalı hapishanelerde bulunan öğrencilerin örgün öğrenime devam etme talebini reddetmeye başladı. Talimat yazısına göre örgün öğrenim, ders devam zorunluluğu içeren bir öğrenim türü olup bu koşulu sağlayamamaları sebebiyle mahpusların örgün öğrenimden yararlanma hakkına sahip olmadıkları belirtiliyor. Söz konusu talimatın üniversitelere gönderilmesinden bu yana kapalı hapishanede bulunan mahpusların örgün öğrenimden yararlanma hakkı ve dolayısıyla 46/1 sayılı genelgenin bu anlamda uygulanırlığı fiilen ortadan kalktı.

İnfaz Kanunu’nda geçtiğimiz kasım ayında yapılan değişikliklere göre; kapalı hapishanelerde tutulan mahpuslar kurum içinde verilebilen yaygın, dışarıdan ve açık öğretim programlarından yararlanabilecek. Söz konusu değişiklikler sonrasında 46/1 sayılı genelgede herhangi bir güncelleme yapılmadı.

Dolayısıyla kapalı hapishanelerde bulunan mahpuslar açık öğretim ve dışarıdan öğrenim programlarına başvuru yapabiliyor. Örgün öğrenim programlarına başvuru yapmaları halinde öğrenimlerini sürdürme talepleri üniversite yahut hapishane idaresi tarafından kabul edilmeyebiliyor.

Mahpuslar tercih ve kayıt süreçlerini tamamlayabilirlerse öğrenim süreçlerinde çeşitli ihtiyaçları oluşabiliyor ve bu ihtiyaçlara erişimde belli sorunlarla karşılaşabiliyor. CİSST’e gelen başvurulara göre öğrenci mahpuslar, ders çalışma ve sınav hazırlık süreçlerine uygun bir ortam bulmakta sıkıntı yaşıyorlar. Koğuşlardaki kalabalık, gürültü, yetersiz aydınlatma gibi engeller de ders çalışmayı zorlaştırıyor; bu nedenle mahpuslar, gece saatlerinde çalışmayı tercih ediyor ancak bu da günlük düzenlerine olumsuz etki edebiliyor. Birden fazla mahpusun aynı anda ders çalışabilmesi için ihtiyaç duydukları masalar yetersiz olabiliyor ve bağımsız bir çalışma alanı bulunamıyor.

Mahpusların ders çalışırken kullanabilecekleri tek yöntem ilgili ders materyallerini okumak oluyor; öğrenme sürecinde dinleme, okuma, konuşma ve pratik uygulama yapabilme becerilerini geliştirebilecekleri bir imkânları ise bulunmuyor. Dolayısıyla anlaşılamayan konu anlatımlarını öğrenebilecekleri farklı bir kanal olmadığı gibi, anlamadıkları yerleri sorabilecekleri bir alternatifleri de olmuyor.

Çoğunlukla ailelerinin ve yakınlarının ekonomik desteği dışında bir geliri olmayan mahpuslar, öğrenimlerine devam etmeye çalışırken çeşitli ekonomik zorluklarla karşılaşıyorlar. Üniversiteye veya üniversite sınavlarına kayıt, harç ücretleri ödemede, sınavlar için kurum dışına çıkılması yahut üniversiteden bir hocanın kuruma gelmesi gerektiği süreçlerde, ders materyallerine erişimde ekonomik zorluklar etkisini gösteriyor. CİSST’e gelen başvurulara göre ekonomik krizin ve enflasyonun da etkisiyle ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpuslar, öğrenimlerine devam etmemeyi tercih edebiliyor.

Bilindiği gibi mahpusların dış dünya ile iletişimi avukat görüşleri, ziyaretçi görüşleri, telefon görüşleri ve mektuplaşmalar ile sağlanıyor. Dolayısıyla mahpusların öğrenime ilişkin bilgiye erişimi yahut ders materyallerine erişimi için kısıtlı kaynakları bulunuyor. Mahpusların üniversiteler ile bağı çoğunlukla yakınları yahut vasileri aracılığıyla kuruluyor. Dolayısıyla maddi imkânsızlıklar, iletişimsel kısıtlılıklar ya da hapishanelerdeki donanım eksiklikleri ders materyaline ve bilgiye erişimin hiç sağlanamamasına neden olabiliyor. Bu soruna dikkat çekmek amacıyla CİSST tarafından 2023 yılında başlatılan “Açıköğretim Fakültelerinde Kayıtlı Olan Mahpusların Ders Materyallerine Ücretsiz Erişimi” kampanyası, 12 kurumun imzasıyla desteklendi.

Her ne kadar kanun ve genelge ile hapishanelerde bilgisayara ve çevrimiçi erişim imkânını düzenlenmişse de CİSST’e gelen başvurulara göre mahpusların bilgisayar kullanma talepleri hapishaneler tarafından altyapı yetersizliği ve güvenlik gerekçesi ile reddedilebiliyor.

Öğrenim hakkı, hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda hem de taraf olunan uluslararası insan hakları belgelerinde temel bir hak olarak tanımlanmıştır. Buna göre,........

© Bianet