menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Çocuk koruma sistemi kurulmadan adalet sağlanamaz”

12 6
23.10.2025

11. Yargı Paketi taslak çalışması çocuk adalet sistemine dair yeni düzenlemeleri gündeme getirirken bu konuda açıklanan veriler buzdağının görünmeyen yüzünü ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024 yılında suça sürüklenme nedeniyle güvenlik birimlerine getirilen toplam çocuk sayısı 202.785. Bunların arasında 15-17 yaş aralığında olan çocukların sayısı ise 122.779.

Çocuk adalet mekanizması üzerine çalışan uzmanlar bu verilerin içinde suça sürüklenme nedenlerine bakmak gerektiğine işaret ederek “Sorunun cezada değil, koruma sisteminin eksikliğinde olduğunu” belirtiyor.

Çocuğun suça sürüklenmesinin temelindeki nedenlerin neler olduğunu, göç ve sosyal politikaların ne derece önemli olduğunu ve günümüzde sık sık konuşulan çeteleşmenin çocuklarla ilişkini Avukat Mazlum İlter ve Gazeteci Cengiz Erdinç bianet için değerlendirdi.

Avukat Mazlum İlter, çocukların bireysel tercihler ile değil yapısal eşitsizlikler sonucu suça sürüklendiğini vurgulayarak “Çocuğu suça iten motor bireysel tercih değil, onu koruyamayan sosyal sistemdir. Çocukların davranış biçimlerini şekillendiren en güçlü faktörlerden biri göç. Göçle birlikte mahallelerin sosyal dokusu hızla değişiyor. Ekonomik kriz, çarpık kentleşme ve işsizlik bu değişimi derinleştiriyor. Bu mahallelerde çoğu zaman çocuk koruma hizmetleri eksik, sosyal destek mekanizmaları yetersiz. Bu bölgeler çocuklar için birer kaynak çölü.” dedi.

Göç ile şekillenen mahallelerde çocukların sürekli değişen bir çevrede aidiyet duygusunu da kaybettiğini kaydeden İlter, eğitimden kopan, sosyal alanlara erişemeyen, yoksulluk içinde büyüyen çocukların riskli davranışlara daha açık hale geldiğinin altını çiziyor.

Göç ile şekillenen bu mahallelerde eğitim, sosyal alan, sağlık hizmetine erişimin bulunmadığını bu nedenle çocuklar kendilerini ifade edecek, güvenli biçimde sosyalleşecek alan bulamadığını anlatan İlter; bu boşlukların cezalandırmakla değil, hizmetle doldurulması gerektiğine dikkat çekti.

Suça sürüklenen çocukların ailelerindeki en belirgin etkenin yoksulluk olduğuna işaret eden İlter, ekonomik baskının çocukları erken yaşta çalışmaya zorladığını, aile içi istikrarsızlığın ebeveynlerin çocukla kurduğu bağı zayıflattığını söylüyor:

“Aynı evde birden fazla risk faktörü birikiyor. Aile, çocuğun gözünde duygusal olarak meşgul, çoğu zaman yok. Bu da çocuk için yalnızlık anlamına geliyor.”

İlter adalet sistemi ile karşı karşıya kalan çocuklar için bu kopuşun daha da derinleştiğini, Türkiye’de 9 çocuk ve gençlik tipi eğitim kurumu bulunduğunu ancak çocukların çoğu zaman yaşadıkları ilden başka bir kente sevk edildiğini belirtti:

“Batman’da tutuklanan bir çocuk........

© Bianet