menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Trump’ın 'güney' cephesi: ABD donanması Venezuela kıyılarında

20 1
previous day

Latin Amerika kıtasında ABD’nin tarihsel olarak siyasi, ekonomik ve askeri anlamda güçlü bir hegemonyaya sahip olduğu bilinir. Washington’un geçmişte kalkıştığı sayısız askeri müdahale, darbe, ekonomik yaptırım vb. sebeplerle kıtaya sık sık “ABD’nin arka bahçesi” yakıştırması yapılır. Doğrudan ve dolaylı şekillerde ‘gelenekselleşen’ müdahaleci tavır, bugün ABD Başkanı Donald Trump yönetiminde açık bir şekilde kendini gösteriyor.

‘Arka bahçe’ sadece 60 yılı aşkın zamandır uygulanan ambargo altında hayatta kalma mücadelesi veren Küba ile sınırlı değil. Bugün Meksika, Brezilya ve Kolombiya yönetimleri gün aşırı Beyaz Saray’dan gelen tehditlerle yüzleşiyor. Şiddetli yaptırımlar uygulanan Venezuela ise geçtiğimiz hafta kıyılarına yanaşan ABD donanması ile karşı karşıya kaldı. Üç destroyer tipi askeri gemi, 4 bin denizci, savaş uçakları ve nükleer kapasiteli denizaltılar ‘uyuşturucu ile mücadele’ kapsamında Venezuela açıklarına gönderildi. Karakas ise ABD’nin bu yığınağını “Venezuela’nın egemenliğine karşı” olarak değerlendirdi.

El Pais’in haberine göre[1], ABD’nin bu kararından bir hafta önce yaşanan gelişmeler kritik. Beyaz Saray 7 Ağustos’ta Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu ‘Güneşler Karteli’ (Cartel de los Soles) isimli uyuşturucu çetesinin lideri olarak tanımladı ve yakalanması için bilgi sağlayanlara 50 milyon dolara kadar ödül verileceğini duyurdu.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD’nin Venezuela’dan gelen uyuşturucu ticaretini durdurmak için “tüm gücünü kullanmaya kararlı olduğunu” belirtti ve “Maduro rejimi Venezuela’nın meşru hükümeti değildir. Bu yönetim için Maduro bir uyuşturucu kaçakçısı ve bu kartelin kaçak lideri” dedi.

Venezuela’ya göre ise meselenin aslı başka. Maduro, ABD’nin donanma gönderme planına dair şu ifadeleri kullandı: “Hiç kimse Venezuela topraklarına dokunmaya kalkışmasın, çünkü o topraklar bizimdir ve biz onları güvence altına alıyoruz. Afganistan, Irak ve Libya’ya terörizm bahanesiyle müdahale ettiler. Şimdi ise bizi narkotik kaçakçılığı ile suçluyorlar. Onlara söylüyorum ki, Venezuela’nın toprakları temizdir. Venezuela topraklarının uyuşturucu kaçakçılığıyla hiçbir ilgisi yoktur. Hükümetimiz, devletimiz ve silahlı kuvvetlerimiz tertemiz ve özgürdür.”[2]

ABD’nin ardından Venezuela da deniz kuvvetlerini Karayip açıklarına konuşlandırdı. Tele Sur’un haberine göre Venezuela Savunma Bakanı Vladimir Padrino, uyuşturucu ile mücadele araçlarının ‘destroyerler olmaması gerektiği’ görüşünde:

“Bekliyoruz. Kendi karasularımızda konuşlandık ve devriye görevlerimizi yerine getiriyoruz. Bana absürt gelen ise uyuşturucu kaçakçılığına karşı destroyerlerini konuşlandırdıklarını açıklamaları. Bu durum şuna benziyor: Ben stratejik topçu birliklerimi roketlerle, el bombalarıyla, obüslerle vs. hepsini sekiz kişilik bir araba çalan bir çeteyi öldürmek ya da etkisiz hale getirmek için seferber ediyorum. Uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele ne destroyerlerle ne füzelerle ne de buna benzer başka silahlarla yürütülür. O halde bir destroyer burada ne yapıyor? Uyuşturucu kaçakçılığıyla mı mücadele ediyor, yoksa vatanımıza saldırıyı mı kolluyor? Bunun hiçbir anlamı yok. Daha ciddi programlar üzerine çalışmalılar. Kolombiya’da yaşadıkları başarısızlığı ele alalım örneğin. [Kolombiya’da] Tam 7 askeri üsse sahip olmalarına rağmen uyuşturucu üretimiyle mücadelede bir yere varamadılar.”

CubaSi’nin haberine göre[3] Maduro nükleer denizaltının varlığını ayrıca vurguladı. Kıyılarına gönderilen nükleer denizaltının “Latin Amerika ve Karayipler genelinde nükleer silahların seferber edilmesini, kullanılmasını ve üretilmesini” açıkça yasaklayan Tlatelolco Antlaşması hükümlerini ihlal ettiğini hatırlattı.

Öte yandan Venezuela, denizdeki devriyelerin yanı sıra ‘Ulusal Milis’ güçlerine katılma kampanyası ve Kolombiya sınırına uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele amacıyla konuşlandırılan 15 bin asker ile birlikte gözdağı verdi. Venezuela Bolivarcı Silahlı Kuvvetleri’nin (FANB) beşinci kolu olan Milis Güçleri, eski Devlet Bakanı Hugo Chavez tarafından 2007 yılında oluşturuldu. Milislere katılım teşvik edilirken dört milyon milis ülke çapında seferber edildi. Ulusal Milis, rezerv askerleri, paramiliter güçleri, askerleri ve sivilleri kapsayan ülke için önemli bir güç.

FANB ise Venezuela’nın uyuşturucuyla mücadelesini göstererek Kolombiya sınırında yaptığı operasyonlardan görüntüler paylaştı. Amazonas eyaletinde üç tona yakın uyuşturucunun ele geçirildiği söylendi. Venezuela İçişleri Bakanı Diosdado Cabello da uyuşturu operasyonlarının devam ettiğini duyurdu.

Dünyadaki petrol rezevlerinin önemli bir bölümünü elinde bulunduran Latin Amerika ülkesi, uzun süredir yaptırımların ağırlaştırdığı bir ekonomik kriz ile karşı karşıya. Bugün Washington-Karakas arasındaki gerilim askeri seviyelere ulaşsa da aslında Trump’ın ikinci kez başkan seçildiği dönemde karşılıklı olarak ılımlı açıklamalar........

© Bianet