menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kobanî Davası'ndan mahpus HDP'li Altınörs: Umut nöbetindeyiz

15 0
friday

Türkiye siyasetinin son on yılı, yalnızca parlamento sıralarında değil, sokakta, cezaevlerinde ve mahkeme salonlarında da yazıldı.

Bu yılların en tanıdık simalarından biri, siyasetçi ve toplumsal hareketler aktivisti Alp Altınörs. Gezi Direnişi'nden HDP'nin kurumsal mücadelesine, cezaevlerinden barış çağrılarına uzanan çizgide, hem tanıklık eden hem bedel ödeyen bir isimlerden.

Altınörs, yıllar içinde birçok kez yargılandı, cezaevine girdi, siyasal yasaklara maruz kaldı. 2014’te HDP MYK üyeliğine seçilen, ardından Eş Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Altınörs, son olarak Eylül 2016!da tutuklandı.

Kobanî Davası kapsamında ağır ceza alan isimlerden olan Altınörs bianet’in sorularını yanıtladı

Öncelikle nasılsınız?

İyiyim, sağlıklı ve moralliyim.

Cezaevinde bir gününüz nasıl geçiyor?

Mahkemelerin bitişi ile her ay yinelenen duruşmalara hazırlık gündeminin kalkışıyla, daha durağan bir sürece girildi.

Davanın her duruşması, sert bir mücadele alanı ama tüm dava arkadaşlarımızı bir araya getiren getiren bir buluşma ortamı da oluşturdu.

Bu dönemde daha ziyade okuyorum, notlar alıp derinleşiyorum. Yeni zamanlar için yeni düşünceler biriktirmeye çalışıyorum. Osmanlı tarihiyle ilgili çalışmalarıma yoğunlaşmış durumdayım. Bu vesile ile Osmanlıcayı da dillerimin arasında katmanın mutluluğunu yaşıyorum. Şimdiye dek beş kitap çevirdim. Bunlardan ikisi yayınlandı. Şu aralar en çok zamanımı alan incelemem ise “Osmanlı’da köle emeği” üzerine.

Düşünsel üretimim bizden çalınan zamanları kısmen de olsa özgürleştirmemizi sağlıyor. Çalışmalarımız toplumla buluşmamızı sağlıyor yeniden.

Cezaevi koşullarına dair neler söylersiniz?

Elbette neşeli sohbetleri, insancan paylaşımı, volta atmayı, satranç oynamayı ihmal etmiyoruz.
Sincan’da geçen son 5 yılımız, bizden amaçlarımızı, uğruna mücadele ettiğimiz dünya görüşümüzü alamadı. Ama düşünsel ve siyasal alan da her birimize pek çok şey kattı.

Annemin durumuna dertlendim, bayılıp omurlarını kırması, eşimin ağır bir hastalığı atlaması, oğlum Deniz’in bensiz büyümesi her tutsak arkadaşımızın benzerlerini yaşadığı bu detaylar her mahpus arkadaş için yaradır. Böyle zamanlarda daha çok hissettirir dört duvar, kelepçem bırakmıyor ki yanlarında olayım. Bizlerin tutsaklığı aynı zamanda yakınlarımızın da tutsaklığı ve onlara yapılan zulümdür.

Tutuklanmanıza dair ne söylemek istersiniz?

HDP’nin MYK üyesi olarak 5 yıldır umut nöbetindeyiz. Bu nöbeti 9 yıldır sürecinde eş başkanlarımıza eşlik ediyoruz. Her anı ağır bir psikolojik savaş gibi geçen bir mahkeme süreci yaşadık. Ağır ceza tehditleri ile bize dayatılan İŞID’e karşı protesto kararlılığımızdan geri adım atmamamızdır.
Bizler çağrımızın arkasında durduk.

Partimizi ve HDP’de cisimleşen birleşik mücadeleyi savunduk. Böylece egemenlerin Kobanî davasıyla HDP’yi parçalama planı boşa düştü. Bunun bedelini ise her bir MYK üyemizi 20 ile 24 yıllık cezalar vererek ödetmek istediler.

Hiçbir şekilde 20-24 yıl hapis cezasına saçmalığını izah edemediler. Diğer yandan ölümler, yıkımlar, yıkmalar ile hiçbir bağımız olmadığı ortada. Bu suçlamalardan, mahkemelik bile bence değiliz. Ancak tarih bizleri mücadele tarihine haklı bulmuştur.

Mahkeme sürecini hızlıca yaptılar fakat gerekçeli kararı çok geç açıkladılar. Böylece "İstinaf!" başvuru yapmamız fiilen engellendi. Bu yargılamada bu denli saçma bir karara da gerekçe bulmak da kolay iş değil. Diğer yanıyla ise, yargılandık, istinaf’a başvurmamız geciktirildi. Meğer karardan sonra geçen süre “tutuklu bulunduğumuz süreye” dahil olmuyormuş En azından mahkemenin iddiası bu ve bu hileleriyle de başa çıkabilmeliyiz artık.

Güncel siyasete dair neler düşünüyorsunuz?

Esasen, Ortadoğu jeopolitiğindeki büyük kırılmalardan kaynaklanan (bu yönüyle de dış kaynaklı) bir çözüm sürecinin içinde geçiyoruz. Bu bakımdan 2013’teki süreç, iç dinamikler ve aktörlerin çabası ile birlikte halkların bir araya geldiği bir tarihsel süreçti.

O dönemde iktidar, “Kürt sorunu vardır bizim de sorunumuzdur” diyordu, bugün ise........

© Bianet