İl Göç Müdürlüğü önünde "Nana" protestosu: İşkenceleriniz yanınıza kalmayacak
Nana’ya Özgürlük İnisiyatifi Azerbaycan’a geri gönderilmek istenen göçmen arkadaşları Nana için İstanbul Farih’teki İl Göç İdaresi Müdürlüğü önünde eylem yaptı.
Ellerinde “Nana’ya özgürlük” yazılı dövizler taşıyan grup adına açıklamayı Gilda Silifkeli okudu.
Silifkeli, göç idaresine seslenerek şunları söyledi:
“Bu işkenceleriniz, GGM terörünüz son bulana kadar, Nana’yı geri alana kadar yaptığınız insanlık dışı uygulamaları teşhir edeceğiz. İşkenceleriniz yanınıza kalmayacak. Sosyal medya kampanyamızdan bu yana Nana’yı defalarca transfer ederek ne yapacağınızı şaşırdığınız ortada. Özellikle avukatıyla görüşmesini engellemek için usulsüzlükler yaptığınızı da biliyoruz.”
Açıklamada, Nana’ya zorla “gönüllü geri gönderme” formu imzalatılmak istendiği vurgulandı. Silifkeli, “Baskılarınız sonuçsuz kaldı. Şimdi ona ‘Formu imzala kurtul, Türkiye’de hapisten asla çıkamazsın’ diyerek dayatma yapıyorsunuz. Bunların hepsi işkencedir ve suçtur” dedi.
Öğrenciler, tepkilerini bastırmak için kişilerin kriminalize edildiğini, bu yolla sürecin halk desteğinden koparılmaya çalışıldığını ifade etti. “Nana’nın başına gelenleri ve geri gönderme merkezlerindeki baskıları teşhir ediyoruz. Usulsüz deportlarla göçmenlerin ülkelerinde tutuklanmasına zemin hazırlayan sürecin farkındayız” denildi.
Adalet vurgusu yapılan açıklamada son olarak şöyle denildi:
“Egemenlerin adaletine inancımız hiç olmadı. Ezilenlerin adaletini sağlamak için her zaman kapınıza dayandık, yine dayanacağız. Nana’yı koruyacağız. Onu derhal serbest bırakın."
Son bölümde talepler sıralandı:
Öğrenciler, “Nana yalnız değildir” sloganıyla açıklamalarını sonlandırdı.
(EMK)
“Kitap, giriş, sonuç, son söz ve ekler hariç yedi bölümden ve toplam 606 sayfadan oluşmakta, referans ve kaynakça içermemektedir (…) Kitabın ikinci bölümünde yazarın perspektifinden 'Kürt gerçeğinin' tarihsel oluşumu açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bölümde 'Kürdistan' olarak ifade edilen bölgede ilk insanın ortaya çıkmasından günümüze kadar geçen tarihsel süreç analiz edilmiştir. Bu çerçevede, 'Kürt varlığı ve İslami gelenek', 'İslam kültürü ve Arap-Kürt-Türk ilişkileri', 'Kürt gerçeğinde Ermeni-Süryani-Yahudi etkileşimi' konuları irdelenmiş…” (Anayasa Mahkemesi 2013/409 Başvuru Kararı, sayfa 6, bölüm 31)
Tüm zamanların değişmeyen gerçeği; ifade özgürlüğü tehlike altındadır. Artık “sınırları çizilmiş”, siyasal iktidarın izin verdiği ifade özgürlüğü esastır; temel insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü istisnadır. Yargının durumu perişandır ve derde derman olmasından umutlu olabilmek nafiledir.
İmralı’dan yapılan yayınlar devletin televizyonunda yayımlandığına, naklen verildiğine ve söyledikleri basında yer aldığına göre; Terörle Mücadele Kanunu’na aykırılıktan gazeteciler için açılmış bir ceza davası var mıdır? Bilindiği kadarıyla ne soruşturma ne dava vardır. Suçu ve suçluyu övme davaları ne olacak? Hiç kimsenin yapılan yayından ve açıklamalardan dolayı soruşturulmadığı ortada iken devam eden Terörle Mücadele Kanunu 6. maddeye ve/veya terör propagandası iddiasıyla açılmış davaların akıbeti ne olacak?
Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif cezayı gerektirirse; Terörle Mücadele Kanunu’na aykırılıktan mahkûmiyet kararı verilen yazarların, gazetecilerin, görüş sahibi kimselerin yeniden yargılanması mümkün müdür? Ne olacak?
Bir yanda silah bırakma sürecinin yasal gereklilikleri için Meclis’te toplantılarını sürdüren Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmaları, bir yanda ifade özgürlüğü… Bir yanda demokrasi, hukuk ve adalet çabaları..! Öte yanda terörden kurtulma amaçları…
Bir yanda on bir yıl önce verilmiş Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu'nun başvurucusu Abdullah Öcalan olan, yazdığı kitap hakkındaki kararı…
Yayın yasaklama kararı vermek ifade özgürlüğünün ihlalidir. Demokratik hukuk devletinde yayın yasaklamak yasaktır. 25.06.2014 tarih ve 2013/409 Nolu Bireysel Başvuru numaralı kararla Anayasa Mahkemesi başvurucu Abdullah ÖCALAN'IN basılmakta olan kitabı hakkında mahkemece el koyma ve toplatma kararı verilmesini ifade özgürlüğüne aykırı olduğunu kabul etmiş, Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermişti.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Abdullah Öcalan'ın basılmamış olan kitabına el konulması ve imha edilmesini hak ihlali saydı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yazarı A. Öcalan olan “Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma)” isimli kitap hakkında, PKK terör örgütünün açıklamasının yayınlandığı ve propagandasının yapıldığı iddiasıyla İmralı’da yazılmış kitabın yayın koordinatörü, editörü ve kitabı yayına hazırlayan hakkında soruşturma başlatmıştı.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın arama kararıyla kitaba ait 3000 adet forma, 7 adet ciltlenmiş kitap, 1 adet kesilmiş kitap ve 20 adet kitap kapağına ve 632 adet nüshasına el konulmuş ve karar Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 18.09.2012 tarihli kararı ile onanmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kitabın Ağustos 2012 tarihli baskısının tamamında, PKK terör örgütünün propagandasının yapıldığı gerekçesiyle kitabın toplatılmasını istemiştir ve görevli İstanbul 2 Nolu Hâkimliği, 21.09.2012 tarih ve 2012/156 sayılı kararıyla bu talebi kabul etmiştir. Karara itiraz reddedilmiştir.
Sonrasında basın özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye bireysel başvuru........
© Bianet
