İfşa herkes için adaletin ilk adımıdır, korkmayınız!
“Ben ablam öldürüldüğü gün polislere ulaşmaya çalışırken hiç biri bana destek olmazken, bugün burada yüzlerce polis bizi kimden koruyor?”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun Derneği’nin kapatılmak istendiği dönemleri hatırlar mısınız?
Dernek, "Aile mefhumunu yok saymak, aile yapısını parçalamaya çalışmak, kadın haklarını savunma kisvesi altında ahlaksız faaliyetler yürütmek" gibi iddialar üzerine "kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürütmek" suçlamasıyla karşı karşıyaydı.
Böyle bir şey olmadı neyse ki derneğin kapatılmasına dair dava reddedildi.
Feminist avukatlar ve erkek şiddeti sonucunu yakınlarını kaybetmiş aileler mahkeme salonunda adalet ve eşitlik bağlamında öyle konuşmalar yaptılar ki duvar gibi görünen mahkeme heyeti dahi etkilenmiş gibi dinledi.
Mesela çoğu aile “kızım öldürüldüğünde polis hiçbir şey yapmadı devlet yanımızda yoktu, platform yanımızdaydı” dedi.
Öyle hakikaten. Bu memlekette bir kadının başına bir şey geldiğinde yanında feminist örgütler olur ya da örgütsüz de olsa kadınlar. Kadınları ayakta tutan yine kadın dayanışmasıdır en nihayetinde.
Memlekette geçen haftadan bu yana değişen pek bir şey yok gibi. Nana hâlâ Çatalca’daki Geri Gönderme Merkezi’nde tutuluyor. Ve yine LGBTİ ve kadın arkadaşları onun yanında onun sesini duyuruyor.
Yine kadınların ifşa ettiği erkek sayısı da artıyor. Çok üzgünüm ama (erkekler adına) çoğu bir özür dilemeyi dahi bilmiyor. Özürleri çok “yalandan geliyor kulağa”, samimiyet denen bir şey yok. “Özür dileyeyim de mesele kapansın” gibi. Üstelik bazılarının yaptığı yasal olarak suç.
Memlekette sanki bir kuyu patlamış da her yana patriyarkanın karanlık yüzü saçılmış gibi. Ortalık toz duman. Bir yanda “Artık flört etmeye korkuyoruz” diyenler, bir yanda “Diken üstünde duruyoruz” diyenler… “O çok iyi biridir, yakından tanırım” diyerek savunanlar da var, ifşaları kadınların intikam aracı gibi göstermeye çalışan da.
Kısacası herkesin söyleyecek bir sözü var. Ama bu konuda kimin dinleneceği bellidir: Feminist düstur yüz yılların emeği birikimi mücadelenin rehberidir.
Asıl olarak üzerinde durmak istediğim de 6284 No’lu yasanın da esasını oluşturan “Kadının beyanı esastır” ilkesi.
Birçok erkeğin kafasında şu kaygı var, “varmış” öyle diyorlar: “Ya bir kadın beni tacizle suçlarsa, hemen tutuklanır mıyım?” Oysa bu ilke tam olarak böyle bir şey değil. Bir kadın, “Bu erkek bana şiddet uyguladı, taciz etti” dediğinde, bu beyan sadece bir iddianın varlığını gösterir ve yargı makamlarının bunu araştırmasını zorunlu kılar.
Öncelikle şunu söylemek lazım: Kadının beyanı esastır denildiğinde kastedilen şey, erkek egemen düzenin kadına dayattığı güç ilişkisini görmek ve kabul etmek. Yani mesele sadece “kadın böyle dedi” değil, onun yaşadığı deneyimin arkasındaki eşitsizliği görünür kılmak.
Sonra şunu da eklemek gerek: Bu ilke, kadını suçlayan “Neden bağırmadın?”, “Neden karşı koymadın?” gibi kalıpları kırar. Onların yerine kadının hakikati gelir. Yani erkeklerin anlattığı hikâyenin karşısına, kadınların yaşadıkları gerçek bir........
© Bianet
