menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Anne ölüm oranları yükseliyor, 18 bin ebe eksik: Taliban sağlığı çökertti

14 1
15.08.2025

Afganistan’da Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de yönetime gelişinin üzerinden dört yıl geçti.

O günden bu yana da kadınların ve çocukların hakları tırpanlandı deyim yerindeyse doğdukları topraklar, evleri cehenneme döndü.

Kadınların üniversite ve lise düzeyinde eğitim alması yasaklandı. Afganistan’da kadınlar ve çocuklar bunun gibi sayısız yasakla yaşamak zorunda bırakıldı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Taliban hakkında “toplumsal cinsiyet temelli zulüm” nedeniyle tutuklama kararı verdi.

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü ve North Texas Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Özlem Altıok, Taliban’ın Afganistan’I işgalinin dirdüncü yılında Afganistan’daki son gelişmeleri özellikle kadınlar ve çocuklar açısından bianet için değerlendirdi.

Kadınların hemşirelik ve ebe eğitiminden men edilmesi, anne ve çocuk sağlığı açısından ne gibi uzun vadeli krizlere yol açabilir?

15 Ağustos 2021’de yeniden iktidara gelen Taliban’ın yasaklar listesi çok uzun. Bu yasakların çoğu da direk olarak kadınların haklarını kısıtlıyor. Afganistan’da kurduğu gender apartheid sistemi kadınları ve kız çocuklarını kamusal alandan silmiş, hayatlarını cehenneme çevirmiş durumda.

Gender apartheid’ın anlamını, gerek uluslararası platformlarda kadın örgütlerinin, feminist hukukçuların, BM insan hakları raportörlerinin; gerek ülkemizde Eşitlik için Kadın Platformu’nun çabaları ile Afganistan’daki durumun gündemde tutulması ve değiştirilmesi için yapılan çalışmaları geçen seneki söyleşimizde anlatmıştım.

Afganistan dünyadaki anne ölüm oranlarının en yüksek olduğu ülkeler arasında. Afganistan’da kadınların sağlığa erişimi ve özelde anne ve çocuk sağlığında ciddi sorunlar hep vardı. Ancak Taliban’ın kadınları hemşirelik ve ebe eğitiminden men etmesiyle bu sorunlar derinleşti ve daha da vahimleşti.

Bugün Afganistan’da her iki saatte bir kadın hamilelikle ilgili komplikasyonlardan dolayı hayatını kaybediyor. BM, Afganistan’ın temel anne bakımı ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için en az 18.000 ek ebeye ihtiyaç duyduğunu tahmin ediyor. Taliban’ın kadınları tıp, hemşirelik ve ebe eğitiminden men etmesiyle beraber bu ihtiyacın karşılanamayacağı ortada.

Afganistan’ın eski Sağlık Bakanı Wahid Majrooh’un bu yıl Lancet’te basılmış bir yazısında belirttiğine göre, “2001’de her 100.000 canlı doğumda 1600 ölüm olan anne ölüm oranı, 2021’de her 100.000 canlı doğumda 638 ölüme geriledi.” Bunda kadın sağlıkçıların ve özelde ebelerin emeğinin çok büyük olduğunu belirtmek gerekir.

Örneğin Afganistan’daki Ebeler Birliği’nin başındaki Zahra Mirzae. Mirzae, Taliban’ın doğum kliniklerine yaptığı saldırıları, bu saldırılarda katledilen hamile kadınları ve bebekleri, her şeye rağmen doğum sırasında anne ve bebeğini terk etmemiş ve bu yüzden yanarak ölmüş ebe meslektaşı Maryam’ın hikâyesini aktaran kişi. 2021 sonrası Afganistan’ı terk etmek zorunda kalan kadınlardan…

Afganistanlı kadınların ve kız çocuklarının tıp, ebelik ve hemşirelik eğitiminden dışlanması – diğer Taliban yasaklarıyla da beraber düşünüldüğünde – kadınların temel sağlık hizmetlerine erişimini daha da kısıtlayacak, kendi iradelerini zayıflatacak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek ve Afganistan’da anne ve çocuk sağlığı sonuçlarını kötüleştirecektir.

Kadınların NGO’lar ve BM gibi kurumlarda çalışmasının yasaklanması, insani yardım süreçlerini ve toplumun genel refahını nasıl zedeliyor?

Bu yasaklar, öncelikle kadınların kamusal hayatta var olmasını engellediği ve kadınların ekonomik güvencesizliğine yol açtığı için hem doğrudan kadınları hem de ailelerini etkiliyor. Özellikle kırsal ve ücra bölgelerde, yardım kuruluşlarının raporlarından da gördüğümüz üzere, kadınlara insani yardım ulaştırılmasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Ailenin geçimini bir erkeğin sağladığı varsayıldığında, bu “modele” uymayanlar — eşi ölmüş veya çalışamayacak durumda olan kadınlar, hiç evlenmemiş kadınlar, yetim kalmış kız çocukları ve sadece kadınlardan oluşan haneler — elbette ki çok ciddi zorluklarla karşılaşıyor.

Parklar, spor salonları, hamamlar, güzellik salonları gibi kadınların sosyal alanlarının kapatılması, toplumsal hafıza ve kadın dayanışması üzerinde nasıl bir erozyon yaratıyor?

Georgetown Üniversitesi Kadın, Barış ve Güvenlik Enstitüsü’nün hesaplamalarına göre, Taliban’ın 2023’te güzellik salonlarının kapatılması yönündeki emriyle 60.000 kadın işini ve ekmeğini kaybetti. Zaten halkın yoksullukla boğuştuğu bir ülkede, özellikle kadınları ekonomik olarak daha da yoksullaştırmak demek bu.

Ayrıca, kamusal alanlarda kadınların birbiriyle konuşmasını, dertleşmesini ve örgütlenmesini engelleme gibi bir etkisi de var; bu da en az ekonomik kayıp ve işsizlik kadar önemli.

Taliban’ın burada neyi hedeflediği çok açık: Kadınların güçlenmesini ve dayanışmasını engellemek. Çünkü kadınlardan korkuyorlar. Psikanalize girmek ya da dinî metinleri yobazca yorumlayan dünya görüşlerinin bu korkudaki payına dair bir şey söylemek istemiyorum ama özetle, kadınlardan ödleri kopuyor.

Erkek çocukların Taliban propagandasıyla kendi annelerini veya kız kardeşlerini ihbar etmeye teşvik edilmesi, Afganistan’da gelecek nesillerin toplumsal değerleri açısından ne gibi tehlikeler barındırıyor?

Burada birkaç önemli nokta öne çıkıyor. Öncelikle, Taliban’ın yasakları tek başına ve etkin bir şekilde uygulamakta başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. Yasaklar öylesine akıl almaz boyutlarda ki, yalnızca kadınlar değil, toplumun geri kalanı da yönetimin meşruiyetini sorguluyor.

Bu durumda Taliban, yasakların uygulanmasını erkek aile fertlerine devrederek kendi işini kolaylaştırıyor ve sorumluluğu dolaylı olarak başkalarına yüklüyor.

Diğer yandan, Taliban kafasında olmayan erkekleri ve aile içindeki erkeklere zarar gelmesini istemeyen kadınları da zapturapt altına alıyor.

Bu, hem toplumsal kontrolü güçlendiren hem de muhalefeti sindiren bir strateji işlevi görüyor. Ayrıca, hükümette ve karar alıcı pozisyonlarda kadınlara asla yer vermemelerine rağmen, kadınları gözetleme ve ihbar mekanizmasının bir parçası olarak kullanmaya çalışıyorlar.

Böylece yasakları uygulama yükünü kadınlar üzerinden dolaylı olarak tahsis ediyor ve toplumsal denetimi kadınların rolü üzerinden sürdürmeye çalışıyor.

Bu politikalar, kadınların toplumsal ve politik alanlardan tamamen dışlanmasının yanı sıra, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiriyor ve kadınların kendi iradelerini kullanabilme kapasitesini ciddi şekilde kısıtlıyor. Özellikle sağlık ve eğitim alanında etkileri yıkıcı.

Taliban’ın yasakları, kadınların temel sağlık ve eğitim haklarına erişimini kısıtlamanın ötesinde, Afganistan’daki sosyal refahın ve yaşam standartlarının genelini de olumsuz etkiliyor. Kadınların akıl ve ruh sağlığını da özel olarak etkiliyor. Bunu vurgulamak şart. Taliban yasaklarını okudukça, düşündükçe deliriyor insan. Ya bizzat yaşasak?

Taliban’ın kız çocuklarına ortaokul sonrası, kadınlara ise üniversite eğitimi yasağı getirmesinin, Afganistan’ın gelecekteki sosyo-ekonomik yapısını nasıl etkileyeceğini öngörüyorsunuz?

Taliban’ın yeniden başa geldiği 15 Ağustos 2021’de, ilkokul sonrası yaz tatilinin bitmesini ve okula dönmeyi bekleyen bir kız çocuğunu düşünelim. Şimdi bu kız çocuğu 15 yaşında ve dört yıldır belki erkek kardeşi veya komşusu okula giderken, kendisi evde. Dışarı çıkması yasak. Parka gitmesi yasak. Ancak belki ablası veya annesinin dikim, halı, yemek gibi işleri varsa, evden yürüttükleri bu işlerde ona yardımcı olabiliyor.

Kadınların çalışabildikleri, üretebildikleri alanlar genellikle ev bazlı bu tür işler ile sınırlı. Şimdi böyle yüzbinlerce kız çocuğu olduğunu düşünelim.

Bir defa, bu kız çocukları eğitim hakkından ve sosyalleşme ile dayanışma kültürünü besleyecek etkinliklerden planlı olarak men ediliyorlar. Bu durum, sosyo-ekonomik anlamda ciddi bir kayıp yaratıyor. Bu insanlar, temel insan haklarından mahrum kalıyor ve toplumun refahına katkı sağlayacak birer yetişkin olma imkanından mahrum bırakılıyor.

Yaratıcı enerjileri, üretkenlikleri, hayalleri ve umutları özellikle baltalanıyor. Taliban’ın hedefi, kız çocuklarının genç yaşta evlenmesi, çocuk yapması ve mümkünse Taliban askeri veya neferi olacak bir erkeğin buyruğu altında yaşaması. Afganistan’da yaşanan bu durumların Türkiye’de bugünlerde olan bitenle ilişkisine ise en sonda değineceğim.

Parasto Hakim’in liderliğindeki yeraltı okulları uzun vadede Afgan toplumunun direniş kapasitesine nasıl katkı sağlar? Bu tür faaliyetlerin kadın ve kız çocuklarının dayanışma duygusu üzerindeki etkisini nasıl yorumlarsınız?

Parasto Hakim öncülüğünde kurulan yaklaşık 15 yeraltı okulu olduğunu biliyorum. Eminim başka yeraltı okulları da vardır. Çünkü Afganistan’daki kadınların çoğu, eğitim hakkı, çalışma hakkı ve hareket özgürlüğünden men edilmeyi kabul etmiyor. Hangi ülkede oldukları fark etmiyor; kadınlar her yerde ve her koşulda mücadele ediyor. 2021’e gelindiğinde, Afganistan’da eğitim ve kadınların siyasette ve yargıda temsili anlamında elde ettikleri kazanımlar, bu mücadeleye yön veriyor ve vermeye devam edecek, eminim.

Taliban’ın iktidarı ele geçirmesinden önce Afgan parlamentosunda 63 kadın bulunuyordu; dokuz kadın bakan veya bakan yardımcısı düzeyinde görev yapıyordu.

Şimdi bu sayı........

© Bianet