"Rıza" değil, mecburiyet: Göçle derinleşen "çokeşli" evlilikler
Türkiye’de çokeşli evlilikler uzun süredir göz önünde olmayan bir toplumsal gerçeklik. Özellikle Suriye göçüyle birlikte görünürlüğü artan bu evlilikler, çoğunlukla “kültürel fark” ya da “ailevi mesele” olarak etiketlenerek geçiştiriliyor. Ancak bu birlikteliklerin gölgesinde sessizce derinleşen bir adaletsizlik var: Kadınların özne olmaktan çıkarılması, rızalarının bastırılması ve hayatlarının bir pazarlık nesnesine dönüşmesi.
Bu sessizliğe bir çentik atan araştırmacı, Dr. Nurgül Certel. Yeni yayımlanan “Nikâh ve Pazarlıklar: Suriyeli Kadınlarla Çokeşli Evlilikler” adlı kitabında, bu karanlık yapının içinden geçen kadınların hikâyelerini ve sessizlikle örülmüş çarpıcı gerçekleri ortaya koyuyor. Certel, sadece kadınların değil, erkeklerin, aracılık eden kişilerin, toplumsal normların ve yapısal eşitsizliklerin de sesi oluyor.
“Bu çalışma, kişisel gözlemlerimle akademik ilgilerimin kesişim noktasında şekillendi,” diyor Certel. Suriye göçünün ilk yıllarında sahada edindiği deneyimlerin ardından, çokeşliliğin yalnızca bireysel tercihlerle açıklanamayacak kadar karmaşık ve yapısal bir mesele olduğunu fark ettiğini anlatıyor:
“Çokeşlilik giderek daha görünür hale gelirken, bu birlikteliklerin insan ticaretine yakın pratiklerle kurulduğunu görmeye başladım. Ancak mesele çoğu zaman iki kadının kıskançlığı, rekabeti gibi sunuluyordu. Oysa gerçek başka bir yerdeydi: Erkeklerin konumları, yapısal eşitsizlikler ve göçün kadınlar üzerindeki etkileri sistemli biçimde görmezden geliniyordu.”
Certel için bu araştırma bir zorunluluk haline gelmişti. Akademik bir meraktan öte, bir kadın olarak bu meseleye tanıklık etmenin sorumluluğuyla hareket ettiğini belirtiyor:
“Bir kadın olarak, çokeşliliğin hâlâ kadınların hayatlarını bu denli derinden etkileyebilmesi hem bireysel hem toplumsal bir rahatsızlık kaynağıydı. Sürecin eksik ve yanlı anlatıldığını, bunun kadınların yaşadığı şiddeti görünmez kıldığını fark ettim. Bu kitap, o görünmeyen şiddet biçimlerini ifşa etme ihtiyacından doğdu.”
Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, kadınların çokeşli evliliklere nasıl dahil olduklarıyla ilgili. Sert biçimde “rıza” kavramını sorgulayan Certel, bu evliliklerde onaydan değil, tehdit, ekonomik baskı ve çaresizlikten söz edilmesi gerektiğini vurguluyor:
“Rıza, ancak eşitler arası ilişkilerde anlam kazanır. Oysa bu kadınlar fiziksel ve duygusal şiddetle ya da çocuklarının alınacağı tehdidiyle ikna edilmişlerdi. Bazıları........
© Bianet
