“Kürt sorunu da nereden çıktı” diyenler Fatma Tokmak’ın hayatına bakabilir
Bir çocuk Azad. İlk hafızası ne olmalıydı?
Mesela parkta oyun oynamak, annenin kucağında şımarmak, bahçelerde oradan oraya koşturmak. Ancak Azad öyle değil, öyle olmadı, Azad’ın ilk hafızası işkence oldu. Annesinin kucağında, kolunda söndürülen sigaraların acısıyla gözlerini açtı bu ülkeye.
Annesi Fatma Tokmak. Bugün Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde, ağır hasta. Kalp kapakçığı ileri derecede hasarlı, bronşiti, astımı var.
1996'dan beri avukatı ve görüşçüsü olan Eren Keskin, onun adım adım hayattan koparılışına tanık oluyor. Keskin'in anlatımına göre, en son gidişinde Fatma’ya bir Doktor “Bu kadar geç kalınır mı?” diye soruyor. Sanki kendisi Fatma’nın cezaevinden getirildiğini öyle istediği zaman doktora gitme olanağı olmadığını bilmiyor.
Fatma Tokmak 1996’da Kocaeli’de, 2,5 yaşındaki oğlu Azad’la birlikte gözaltına alındı. Kürt’tü. Türkçe bilmiyordu. Misafir olarak gittiği eve polisler baskın yaptı onu da evdeki herkesi de gözaltına aldı.
Önce Fatma işkence gördü, sonra oğlu. Oğlunun kollarındaki sigara izmaritlerinin izi, raporlarla belgelendi.
İfadeleri Türkçe hazırlandı. O okuyamadı. Anlayamadı. Avukatı Eren Keskin’in deyimiyle, “Hiç Türkçe bilmiyordu. Türkçe bilmeden parmak bastı, imzaladı.”
Keskin, "O dönemim Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde onlarca insan gibi Fatma da işlemediği bir suçtan tutuklanmadı. İfadesi bile alınmadı" diyor.
O tarihten sonra hayat cezaevinde geçti. Hasta oldu. Ameliyat gerekti. Düzenli olarak tedavi görmesi ve ilaç alması gerekti. 2006’da hastalıkları gerekçesiyle ‘yurt dışı yasağı’ konularak tahliye edildi. Ancak Yargıtay cezasını onayınca 2010’da yeniden Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne konuldu.
İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, avukatı, vicdanı olan herkes Fatma Tokmak için defalarca uyardı. 2014’te TİHV, yaşadığı ağır hastalıklar nedeniyle tahliyesini talep etti. Ama Adli Tıp Kurumu "cezaevinde kalabilir" dedi.
Dün Eren Keskin Fatma’yı bir kez daha ziyaret etti. Umutsuzdu. “Umutlarımız kırıldı” dedi Fatma. Sadece kalbi değil, umudu da kırılmıştı artık. Gözlerinde “belki çıkarım” parıltısı bile kalmamıştı.
Fatma Tokmak tek değil. İBB soruşturmasında tutuklananlar dahil olmak üzere İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) raporuna göre, cezaevlerinde 335'i ağır en az bin 412 hasta mahpus bulunuyor.
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, cezaevlerinde 24 Temmuz 2023 ile 20 Aralık 2024 tarihleri arasında bin 26 adli ve siyasi mahpus yaşamını yitirdi.
Şimdi soruyorum:
İnfaz Paketi ile kadınlara şiddet uygulayanlar tahliye edilirken, Fatma Tokmak gibi binlerce hasta mahpusa belki hayatlarının son günlerini sevdiklerinin yanında geçirme hakkını neden çok gördünüz?
Haksızlık kime yapılırsa yapılsın, yalnızca o kişiye yapılmaz.
Adaletsizlik, hukukun çiğnenmesi, yaşam hakkının hiçe sayılması sadece bireyi değil, hepimizi hedef alır. İnsan hakları mücadelesi tam da bu nedenle evrenseldir. Çünkü hiçbir hak, sadece "yakınımız" için talep edilecek kadar dar bir alana sıkıştırılamaz.
Bugün bir mahpus için ses yükseltirken, sadece bizimle aynı dili konuşanı, aynı politik çizgiden olanı mı savunacağız?
Peki ya bizimle aynı düşüncede olmayanlar? Onların yaşamı göz göre göre hiçe sayılırken, sadece sessizce mi izleyeceğiz?
“Süreç” diyenler, “anneler ağlamasın”, “Ben Kürtleri çok seviyorum. Kürdü sevmeyen Türk değildir” diyenler, son dönemlerde “hasta mahpuslar tahliye edilecek” "hayalini" satanlar...
Bir kadının, bir annenin, işkence görmüş bir çocuğun yıllarını, hayatını hangi hesapların masasına koydunuz?
Bu insanlar, hasta mahpuslar ne için içeride tutuluyor?
Fatma Tokmak neden içeride?
Kürt Sorunu da nereden çıktı mı diyorsunuz?
Fatma Tokmak’ın hayatına bakın.
(EMK)
Bu ülkenin yargısal sistemi ve yargısal pratiği hep sorunluydu ama sorunlarıyla defolarıyla olsa da bir adliyesi vardı, hâkim ve savcılar sınırlarını bilir kararlarını hukukun içinden kurmaya çaba sarf ederlerdi.
Türkiye’nin yargısı artık kendini hukukun içinden değil ne acıdır ki muktedirin takdiri üzerinden kuruyor ve bu durum yargılamanın kapsadığı her alanda herkesi kanun, usul yerine alabildiğine keyfiliğin........
© Bianet
