İklim konforu azalıyor: Türkiye’nin Batı kıyılarında yaz turizmi risk altında
Artan sıcaklıklar, değişen yağış rejimleri ve sıklaşan aşırı hava olayları yalnızca ekosistemleri değil, ekonomik faaliyetleri ve insan yaşamını da doğrudan etkiliyor. İklim değişikliğinin çok boyutlu etkilerini en yoğun hisseden bölgelerden olan Akdeniz Havzası’nda turizm sektörü de giderek artan bir baskı altında. Bu baskının en somut sonuçlarından biri ise tatil konforunda yaşanan düşüş.
Boğaziçi Üniversitesi’nden araştırmacıların gerçekleştirdiği yeni bir çalışma, Türkiye’nin Akdeniz, Ege ve Marmara kıyılarındaki iklim konforunun 2026-2050 döneminde belirgin biçimde bozulacağını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, yaz aylarında yaşanan aşırı sıcaklıklar ve artan nem oranı, turistlerin fiziksel konforunu olumsuz etkileyerek tatil deneyimini zorlaştırabilir. Bu durum, ziyaretçi sayısında ve konaklama sürelerinde azalmaya neden olabilir.
Adana, Antalya, Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Hatay, İzmir, Mersin ve Muğla gibi Türkiye turizminin lokomotifi olan şehirlerde, yaz tatilinin cazibesinin azalacak olması, turizm politikalarının da mevsimsel çeşitlilik temelinde yeniden düşünülmesini gerekli kılıyor. Yaz mevsiminde yaşanacak konfor kaybı, iklimin daha ılıman ve dengeli hale geleceği ilkbahar ve sonbahar aylarını öne çıkarabilir. Bu geçiş mevsimleri, kültür, doğa ve gastronomi gibi alternatif turizm türleri için daha uygun koşullar sunabilir.
Turizm, Türkiye ekonomisi ve toplumu için stratejik öneme sahip bir sektör. İklim değişikliğine uyum sağlayacak politikalar geliştirmek, mevsimsel çeşitliliği destekleyen yatırımları teşvik etmek ve yaz sezonuna bağımlılığı azaltmak, sektörün gelecekteki rekabet gücünü koruyabilmesi için kritik önemde. Aksi takdirde, mevcut yaz turizmi modeli ciddi zorluklarla karşı karşıya kalabilir.
Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerindeki 10 kıyı ilinde iklim değişikliğinin turist konforu üzerindeki etkilerini ele alan araştırma kapsamında 1976-2000 yılları arasındaki veriler, 2026-2050 dönemine yönelik yüksek ısınma öngörülerine dayanan iklim senaryolarıyla karşılaştırıldı ve yakın gelecekte tatil koşullarında nasıl değişiklikler yaşanabileceği analiz edildi. Çalışmada ayrıca, iklim kaynaklı konfor düzeyinin turist sayısı ve konaklama süresi üzerindeki etkisi de incelendi. Bulgular, konfor seviyesi yükseldikçe hem turist sayısının hem de ziyaret süresinin arttığını gösterdi. Buna göre, 2026-2050 döneminde öngörülen konfor kaybı, hem turist sayısında hem de konaklama sürelerinde azalmaya yol açabilir.
Araştırmanın bulguları, küresel ısınmaya bağlı olarak değişen iklim koşullarının turist davranışlarını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyebileceğini gösteriyor. Özellikle yaz mevsiminde yaşanan aşırı sıcaklık artışları ve nem oranındaki yükselme, turistlerin fiziksel konforunu önemli ölçüde azaltıyor ve tatil deneyimini olumsuz etkiliyor. Bu durum, yalnızca destinasyon seçimlerini etkilemekle kalmıyor, tatilin süresi, zamanlaması ve tekrar ziyaret etme olasılığı gibi unsurlarda da değişimlere yol açabiliyor.
Yürütülen ekonometrik analizler, bu durumu somut verilerle de destekliyor. Tatil İklim İndisi değerlerinde gözlemlenen düşüşleri değerlendirdiğimizde, yaz aylarında sıcaklıkların halihazırda oldukça yüksek seyrettiği ve nem oranının fazla olduğu destinasyonlarda hem toplam turist sayısında azalma hem de ziyaretçilerin ortalama konaklama süresinde kısalma oluşacağı öngörülüyor. Başka bir deyişle; nem, bulutluluk, yağış ve rüzgar gibi bileşenlerle değerlendirilen iklimsel konforsuzluk, turistlerin bu bölgelerde daha az zaman geçirmesine yol açabilir. Turistlerin geleneksel yaz tatillerini başka mevsimlerde yapması, daha serin dönemleri veya daha ılıman iklime sahip bölgeleri tercih etmesi söz konusu olabilir.
Bu etkinin, özellikle şimdiden yaz mevsiminde yüksek sıcaklık değerlerine sahip olan destinasyonlar üzerinde daha belirgin olduğu görülüyor. Örneğin, yaz aylarında sıcaklıkların bugün de oldukça yüksek seyrettiği Adana ve Hatay gibi illerin konfor seviyesi daha hızlı azalıyor. Bu durum, bölgenin turizm potansiyelinin daha fazla zarar görebileceğini gösteriyor. Bu bölgelerde yaşanabilecek aşırı sıcak dalgaları, açık hava etkinliklerini kısıtlayarak ziyaretçilerin deneyim kalitesini düşürebilir ve seyahat motivasyonlarını azaltabilir.
Öte yandan iklim değişikliğinin turizm........
© Bianet
