menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kapitalizmin başkentinde sosyalizm rüzgârı: Zohran Mamdani

23 0
23.08.2025

Dünyanın birçok ülkesinde sağ politikaların yükselişe geçtiği bir dönemde, New York’ta farklı bir rüzgâr esiyor. Henüz 33 yaşında olan Zohran Kwame Mamdani, kendisini “demokratik sosyalist” olarak tanımlıyor ve şehrin ilk Müslüman sosyalist belediye başkanı olmaya hazırlanıyor.

Zohran Kwame Mamdani Uganda’da dünyaya geldi. 7 yaşında ailesiyle birlikte New York’a taşındı. Babası Mahmood Mamdani, Columbia Üniversitesi’nde post-kolonyalizm üzerine çalışmalar yapan bir akademisyen. Annesi Mira Nair ise Akademi Ödül adaylığı bulunan bir film yapımcısı.

Mamdani, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Maine’de bulunana özel bir liberal sanatlar üniversitesi olan Bowdoin College mezunu. Üniversitede Filistin İçin Adalet Öğrencileri grubunun kurucularından biriydi. Üniversite yıllarında sosyalist örgütlerde de yer aldı.

Eşi Rama Duwaji Brooklyn, New York’ta yaşayan Suriye’li bir illüstratör ve animatör. Rama eserlerinde kız kardeşliğin ve toplumsal deneyimlerin inceliklerini işliyor. Mamdani, Rama ile Hinge adlı uygulama üzerinden tanıştıklarını aktardı.

Mamdani, Demokrat Parti bünyesinde aktif siyasete 2020 yılında New York Eyalet Meclisi üyeliği için aday olarak başladı. Queens bölgesinden meclise girmeye hak kazandı.

New York Taksi İşçileri Birliğinin (NYTİB) taksi plakası borçları sorunu nedeniyle NYTİB ile birlikte dayanıştı. 15 gün boyunca taksi şoförleriyle birlikte açlık grevine girdi. New York taksi şoförlerinin 450 doları aşan borçlarının silinmesini sağladı.

Mamdani’nin yürüttüğü kampanya metodu da hayli ses getirdi. Sosyal medyayı aktif kullanan Mamdani’nin TikTok videoları geniş kitlelerce izleniyor. Mamdani bir röportajında, Eşi Rama Duwaji’nin ona sosyal medyayı nasıl daha iyi kullanacağını öğrettiğini söyledi. Seçmenlerle daha çok yüz yüze etkileşim kuran Mamdani taban desteğini arkasına almış görünüyor

Kira artışlarını dondurmak, ulaşımı hızlı ve ücretsiz hale getirmek, Toplum Güvenliği Departmanı kurmak, ücretsiz çocuk bakımı hizmeti sunmak, eyalet bünyesinde marketler açarak gıda fiyatlarını kontrol altında tutmak ve bütçe dostu evler üretmek gibi sosyal hizmetlerden oluşan vaatleri var.

Bu vaatleri nedeniyle hem kendi cenahı olan Demokratçılar hem de Cumhuriyetçiler tarafından topa tutuldu.

Donald Trump’ın ikinci kez başkan olarak göreve gelmesiyle birlikte uygulamaya koyduğu göçmen karşıtı ve Lgbti ları kriminalize eden politikalarıyla Amerika artık göçmen ve Lgbti ’lar için güvenli bir yer olmaktan çıktı. Mamdani kendi internet sitesinde yayımladığı vaatlerinde nefret suçlarını önleyici bir departman kurarak artan ırkçılık, nefret söylemleri, Lgbti karşıtlığı, antisemitizmle mücadele edeceğini duyurdu.

Time Magazine’nde yer alan habere göre, Mamdani’nin ön seçimlerdeki galibiyeti sonrasında Cumhuriyetçi Parti Temsilcilerinden Mike Lawler ‘‘Az önce radikal ve antisemitik bir sosyalist Demokrat partinin NYC için aday seçildi ve Kathy Hochul (New York Valisi) bunu engellemek için parmağını bile kımıldatmadı’’ şeklinde açıklama yaptı.

Demokrat parti içinde de ikiye bölünmüşlükten söz edilebilir. Bir taraf Mamdani’nin görüşlerinin parti için tehlikeli ve radikal bir sola kayışa neden olmasından endişeli. Bernie Sanders ve Alexandria Octavio Cortez gibi bazı diğer Demokrat partlili siyasetçilerse Mamdani’ye tam destek veriyor.

Mamdani, Demokrat Parti içindeki ön seçimde eski New York valisi olan Andrew Cuomo’yu geride bırakarak ilk seçimi kazanmıştı. Bu galibiyetten sonra Cuomo bağımsız olarak adaylığını koydu.

Mamdani, ilerleyen günlerde sosyal medya platformlarından Cuomo’nun Jeffrey Epstein ile dolaylı bir bağlantısından bahseden bir video yayımladı. Ve Cuomo’nun gizli iş ilişkileri hakkında şeffaf olmaya çağırdı. Cuomo bu iddiaları yalanladı.

New York’un üzerinde gezen komünist bir hayalet misali korku yaratan Zohran Mamdani iddiaların aksine kendini demokratik bir sosyalist olarak tanımlıyor. Time Magazine’nin haberine göre ABD başkanı Donald Trump, Mamdani hakkında ‘‘kafayı sıyırmış bir komünist’’ sözlerini dile getirdi.

Mamdani ise Martin Luther King JR.’ın sözüne atıf yaparak; ‘’İster demokrasi deyin, ister demokratik sosyalizm, ama bu ülkede Tanrı’nın tüm çocukları için refahın daha iyi bir dağılımı olmalıdır.’’ diyor.

Öte yandan milyarderler tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu. New York Post’un haberine göre Gristedes Fox Business’ın CEO’su olan John Catsimatidis, eğer New York sosyalist olacaksa Gristedes’i kapatır, satar ya da taşırım ifadelerini kullandı.

Vaatleriyle ilgili eleştirilerden biri ise tüm bu sosyal hizmetler için yeterli bütçeyi asla oluşturamayacağı yönündeydi. Ve eğer bunları uygulamaya kalkarsa New York’u batıracağı söyleniyor.

NBC’de Kristen Welker’la yaptığı röportajda Mamdani’ye ‘‘intifadayı küreselleştirme’’ söylemi üzerine sorular soruldu. Mamdani bu benim kullandığım bir dil değil dedi. Ancak bu ifadeyi kınamayı reddettiği için belli kesimlerce antisemitizmle suçlandı. Mamdani tüm bunlara karşılık kasım ayında seçilmesi itibariyle ‘‘Yahudi New Yorkluları koruyan bir belediye başkanı olacağını ifade etti.

Ayrıca röportajda nefret söylemlerinin tümüne karşı olduğunu ve kampanyasında nefret söylemiyle mücadele için ayrılan fonu yüzde 800 oranında arttıracağını belirtti.

Zohran Mamdani Kasım 2025’te yapılacak olan seçimlerde kazanması durumunda New York’un ilk Müslüman sosyalist belediye başkanı olacak. Zohran Kwame Mamdani henüz 33 yaşında, Amerika’nın en çok dikkat çeken politik figürlerinden biri.

Sürecin başından beri yürüttüğü kampanya şekli ve kendine has mizacıyla Amerika siyasetine yeni bir soluk getirdi. Birçok ülkede sağ politikaların revaçta olduğu bu dönemde savunduğu ve hayata geçirmeye çalıştığı sosyalist argümanları ve çarpıcı söylemleriyle tüm gözleri üzerine çekmeye devam ediyor.

New York Başkan Adaylığı için Temmuz'da yapılan ön seçimleri kazandı. Kasım ayında yapılacak seçimden birinci olarak çıkması muhtemel görülüyor.

(AG/EMK)

Size bugün bir sözden yola çıkarak güzel bir hikâye anlatacak, sonra da meramıma bağlayacağım.

“Alkole Meyyal Bülbül” hikâyesini yazar Salah Birsel, Reşat Ekrem Koçu’nun annesi Zağralı Hacı Fatma Hanım’dan aktarmış:

“Bülbüller içkiye düşkündür.

Bülbül, içkiyi buldu mu bir hayli içer.

Ama bu gerçeği bilginler değil, tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun annesi Zağralı Hacı Fatma Hanım saptamış. Bülbülleri günlerce, Göztepe’deki evinin bahçesinde dürbünüyle gözetlemiş...

Fatma Hanım gözlemlerini şöyle dile getirmiş: ‘Bülbül sabahleyin vişne ağacına gelip konar... Yirmi otuz kadar vişneyi gagasıyla deştikten sonra çekip gider... Akşam yine gelir... Vişnenin gagayla deşilen yerinde biriken meyve suyu mayalanmış, bir likör ya da şarap haline dönüşmüştür.

Kuş, akşamın son saatlerinde bir iki vişneden kendi elcağızıyla hazırlanmış içkinin ilk yudumlarını içince şöyle bir silkinir; birkaç külhani ıslık öttürür. Yırtılmış vişnelerden demlenme beşi, altıyı buldu mu nağmeler uzar. Ortalık iyice karardığı için küçük bülbül göze görünmez ama yırtık vişneler bittikçe sesi ağaçtan döküldükçe dökülür. Artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar.

Vişne mevsimi bitince dut mevsimi başlar. Ve... bülbüllerin sesleri de biter. Aslında bülbül, içkisi bittiği için ötmüyordur. Dutu gagalamanın likör vermediğini bilir. ‘Garip bülbül’, mevsim dut mevsimi olduğu için susmuştur. Bu yüzden suskun olanlara ‘Dut yemiş bülbül gibi’ derler.”

Peki, durduk yerde size bu dut yemiş bülbüle dönme hikâyesini niye anlattım? Şu nedenle: toplum olarak susma hâlini yaşıyor olmamızın sizce de bu masalla bir bağlantısı yok mu?

Hadi anladık vişnenin kerametinden, dutun nedametine evrilme, bülbüle dutla zulmedip ötmesi engelleniyor.

Ya insana! Sözle, kelamla derdini anlatmaktan, çare arayıp çözüm üretmekten vazgeçirip susma hâliyle “dut yemiş bülbül”e benzetmeyi nasıl açıklayacağız?..

Bir de güncel olan şu var: çözüm üretmeyi önüne hedef olarak koyan “Komisyon”da, beyaz başörtüsüyle barış annesi Nezahat Teke’nin kendi anadilinde derdini dillendirmesi kimi rahatsız eder(di) ki!

Diyor ki barış annesi: “21’inci yüzyılda yaşıyoruz ve hâlâ ben Kürtçe kendimi ifade edemiyorum. Ben buna gerçekten çok üzüldüm, çok kırıldım.” Eminim o komisyonda iyi niyetli kimi vekiller de çok üzülmüş, kırılmış olmalı.

Kendi anadilinde konuşabilseydi barış annesi, o komisyonun inandırıcılığını güçlendirirdi; olmadı.

Umuyor ve diliyorum ki bunlar yol üzerindeki küçük kazalar olarak kabul edilip tez vakitte aşılır.........

© Bianet