menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mithat Sancar: Kendini yönetebilmenin yolu kentini yönetebilmekten geçiyor

10 19
04.11.2025

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu'nun İstanbul'da düzenlediği "Yerel Demokrasi Konferansı"nda konuşan DEM Parti İmralı Heyeti üyesi ve Urfa Milletvekili Mithat Sancar, yerel demokrasinin hem özgürlük hem de barışın temeli olduğunu söyledi.

Sancar, konferansın "Yerel Demokrasi ve Kayyım" başlıklı oturumda yerel demokrasinin temel değerlerini çoğulculuk, katılım, özgürlük, kamusallık ve adil paylaşım olarak sıraladı. Yerel demokrasinin bazı temel özelliklerini değinerek, bugünün demokrasi tartışmasıyla somut bağlantısını kurdu:

"Yerel demokrasi, kentte ya da yerelde oluşan demokratik ilişkiler bütünüdür. Öznesi kenttir, kentsel yaşamdır. Kentler büyüdükçe farklılıkların ortak yaşam alanı da genişler. Farklılıkların birlikte demokrasiyle mi yönetileceği, yoksa farklılıkların görmezden gelinerek bastırılarak tekçi bir anlayışla mı yönetileceği sorusu tam burada başlıyor.

"Yerel demokrasinin temel değerlerinden biri halkın iradesinin yönetime dolaysız yansımasıdır. Farklılıkların tanınması yani çoğulculuk, aktif yurttaşlık veya katılım ve denetim yetkisinin yurttaşta, kentlide, hemşeride olmasıdır. Özgürlük, kentinde özgürce yaşayabilme imkânlarının olmasını, kendi kimliğini, inancını serbestçe yaşamasını ifade eder. Kamusallık dediğimiz birbirimize karşı sadece yönetimle ilişkide değil, yurttaş olarak, hemşeri olarak birbirimize karşı sorumlu olma bilincini ifade eder. Adil paylaşım; kent yaşamının imkânlarını ve değerlerini eşit, adil bir şekilde paylaştırılmasıdır. Bütün bu unsurlar yerel demokrasiyi meydana getirir. Bunların eksikliği de yerel demokrasinin eksikliği sonucunu doğurur.

Sancar, kent hakkının en esaslı tartışıldığı yer olarak işaret ettiği Brezilya'nın Porto Alegre kentinde 2005'te düzenlenen Dünya Sosyal Forumunda kabul edilen 'Dünya Kent Hakkı Şartı'na atıf yaptı. Yerel yönetimlerdeki yetki gaspının otoriterliği pekiştirdiğini belirterek şöyle konuştu:

"Yerel demokrasideki her eksiklik genel olarak ulusal çapta da demokrasinin zayıflamasına, gerilemesine yol açar. Şimdi yerel demokrasi merkezdeki yetkilerin yerel yönetimlerle veya yerel birimlerle paylaşılmasını gerektiren bir kuvvetler ayrılığı sistemidir aynı zamanda. Merkezi devlet belli yetkilerinden vazgeçiyor ve bunları yerel yönetimlere devrediyor. Böylece kuvvetleri birbirinden daha fazla ayırıyoruz.

"Kuvvetlerin birleşmesi otoriterlik, despotluk, otokrasi ne derseniz deyin böyle bir sistemi doğurur. O nedenle iktidarın içindeki yetkileri paylaştırdıkça otoriterliğin, otokrasinin, despotluğun önünü de daha fazla kapatmış oluyorsunuz. Yerel demokrasi bu açıdan da son derece önemli. Kendini yönetmenin en önemli yolu da kentini yönetebilmekten geçer. Yani kentini yönetemeyenin kendini yönetebilmesi söz konusu olmaz. Kendini yönetmek ise demokrasi kavramının özünü oluşturur. O nedenle yerel demokrasi kendini yaşayabilme imkânı olarak da tanımlanabilir. Kendini yönetebilmek için de kentini yönetebilmek gerekiyor."

Sancar, 2016’dan bugüne kayyım uygulamalarının yeni bir rejimin inşası anlamına geldiğini ifade ettiklerini belirtti. Yerel demokrasilerdeki zayıflamanın ülke demokrasisine vereceği zarara ilişkin uyardı:

"Yerel yönetim biriminden söz edebilmek için iki temel şart var. Biri yöneticilerinin halk iradesiyle iş başına gelmesi. Diğeri ise yönetebilmek için yetki, imkân ve güvencelere sahip. Ön şart seçimle gelmektedir. Seçim yoksa veya seçilmiş irade yok ediliyorsa yok sayılıyorsa yerel yönetim diye bir şey kalmıyor. Onlar merkezi idarenin şubelerine dönüşüyor, iktidarın birer şubesi işlevini görür. O nedenle genel demokrasinin şartı ama aynı zamanda var oluş damarlarıdır. Eğer bu damarları keserseniz o zaman ülkede demokrasiyi yerleştirme imkânınız da olmaz.

"2016'ya dönelim. Kayyımlar atanmaya başlandığında bunun yeni bir rejim inşası olduğunu açık bir şekilde söyledik. Yeni rejim inşası merkezileşmenin arttığı, otoriterliğin pekiştiği bir rejim olarak tanımlanıyorduk. Ve sadece Kürdistan'daki belediyelerle sınırlı kalmayacağı, batıya da yayılacağını belirtiyorduk. Sadece belediyelerle de sınırlı kalmayacağını, başka alanlara da yansıyacağını söylüyorduk. Öyle de oldu. Bunu niye anlatıyoruz? Eğer yerel demokrasiyi ortadan kaldırıyorsanız, zaten ülkede de demokrasiyi ortadan kaldırma projemiz var demektir."

Yerel demokrasinin yalnızca bir yönetim sistemi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu belirten Sancar, "Yerel demokrasiyi daha iyi anlamak istiyorsak onun bir toplumsal yaşam biçimi olduğunu da kavramamız gerekiyor" dedi. Sancar, yerel demokrasinin alt birimlerinin oluşması kadar halkın yönetime katılma kanallarını oluşturulmasının da önemli olduğunu söyledi ve katılımın iki türüne dikkat çekti:

"Doğrudan referandum gibi ‘yöneticileri geri çağırma’ dediğimiz halkın belli oranda imza toplayarak bir oylamaya gitmesi ve mevcut yöneticilerin görevine son vermeyi mümkün kılması bir yöntemdir. Diğeri de belediye altı birimler oluşturmaktır. Mahalle konseyleri, tabii kent konseyi dışında mahalle komitelerine varana kadar belediyenin bunları kurumsal olarak oluşturmasıdır. Böylece halkın karar süreçlerinde söz sahibi olması sağlanır. Bu da denetimi güçlendirir, şeffaflığı mecburi hale getirir. Denetim ve şeffaflığın yok olduğu her ortam yozlaşmanın, yolsuzluğun ve rantın yerleşmesi anlamına gelir.

"Yerel demokrasi o nedenle yerelde kaynakların talanı, yolsuzluk, rant ve yozlaşma gibi tehlikelere karşı da çok önemli bir güvence olarak görülmelidir. Yerel demokrasiden vazgeçtiğimizde yerel yönetimlerin ortak yaşam alanı, değerleri paylaştığımız, kendimizi yaşadığımız bir mekân olması da imkân dışına çıkar. Tam tersine içine kapandıkça, denetim daraldıkça yozlaşma, yolsuzluk, rant döngüsü iyice yerleşir. Komünal yaşamla özgürlük, özgürlükle komünal yaşamı kurmak ve bunları bir yönetim sistemine dönüştürmek. Bu aynı zamanda genel demokrasi ile barış içinde birlikte yaşama denkleminin de temelidir. Komünal kurumlara sahip olamayan bir halk, asla özgürlük fikrine sahip olmaz."

"Barışı kentte sağlayamazsanız, ülke genelinde kalıcı hale getiremezsiniz" mesajı veren Sancar, yerel demokrasinin barışın da teminatı olduğunun altını çizdi:

"Yerel demokrasi barışla........

© Bianet