Fatma Bostan Ünsal: Şüpheler giderilmeli, güven ortamı için acil adımlar atılmalı
2013'teki çözüm sürecinde de aktif rol alan AKP'nin kurucu üyesi ve eski genel başkan yardımcısı Fatma Bostan Ünsal, önceki dönem deneyimleri üzerinden yeni sürece ilişkin uyarılarda bulundu.
İki süreç üzerinden siyasi ve toplumsal gözlemlerini bianet'e aktaran insan hakları savunucusu ve siyaset bilimci Fatma Bostan Ünsal, "Bir önceki süreç demokratikleşme açısından olumlu beklentiler içinde olduğumuz bir dönemdi, bugünse bu açıdan giderek daha kötüleşen hakların kısıtlandığı, yargının bağımsızlığı ile ilgili çok ciddi şüphelerin olduğu bir dönem" dedi.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla başlayan 'Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin hem başlanması hem de sonuçları itibarıyla bölgesel gelişmelerle sıkı bağlarının olduğunu söyleyen Bostan, barışın yeniden gündeme gelmesiyle birlikte ülkedeki demokratik alandaki daralmaya ve insan hakları ihlallerindeki artışın altını çizdi.
Bostan, süreçteki çelişkileri şöyle sıraladı:
"Şu anda 'terörsüz, şiddetsiz bir ortama girelim' deniyor, bunun ne için olduğu çok önemli. Çok açık ki insan haklarına aykırı uygulamalar devam ediyor. Bütün Türkiye'yi giderek genişleyen halkalarda bütün ülkenin zarar ettiği bir ortam ortaya çıkmış durumda. Şimdi anlaşılıyor ki, özellikleri daha da çok bölgesel bazı gelişmeler nedeniyle barış sürecine tekrar giriyoruz. Ama önce şunu fark etmemiz lazım. 2013 yılındaki atmosfer daha farklıydı, o dönem daha pozitif yönde demokrasi rüzgarları esiyordu. Bugün ise tam tersine gittikçe demokratik alanın daha kısıtlandığı bir alanda barış süreci yeniden telaffuz edilmeye başlandı. Haliyle barış için canını verecek kesinler bile temkinlilik içinde. Bu yüzden bu temkinliliği güven ortamına çevirmek için de hızlıca bugün şikayet edilen hususların dikkate alınması ve çabucak düzeltilmesi gerekiyor."
Yargının siyasete alet edilemsini eleştiren Bostan kayyım atamalarını da işaret ederek, "Bu artık herkesin göz önünde cereyan ediyor. AK Parti bugün öngörülemez halde ve istikrarsızlık içinde. Özellikle yargıya yönelik olarak soru işaretleri var. Bu yüzden hemen bilahare bu konuyla ilgili olarak Türkiye'nin adım atması gerekiyor"çağrısını yaptı.
Bostan, güven inşası için somut adımların şart olduğunu vurguladı. Daha önceki süreçte pozitif yönde olan rüzgarın bugün çok ters yönde estiğini belirten Bostan, ilk iş olarak acilen sürecin negatiften nötr ortama çekilmesi ve güvenin inşa edilmesi için yöneticilerin adım atması gerektiğini söyledi. Bu konuda medya, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderlerinin sorumluluklarını hatırlattı.
Barış için önce güvenin tesisi gerektiğini söyleyen Bostan, yapılması gerekenlere ilişkin şöyle konuştu:
"Bu negatif ortamdan nötr alana geçiş çok basit, zor değil. Çünkü yine daha önceki barış sürecine telaffuz edilirken teröre mücadele kanunu gözden geçirilecekti. Hatta terör olması için mutlaka bir şiddetle bağının kurulması gerekiyordu. Ama bugün tekrar terör çok tanımı belirsiz bir husus. Basit bir şekilde Terörle Mücadele Kanunu kaldırılabilir mesela. Cezaevinde bulunan hastalar, hasta olanlar çabucak herhangi bir yasal düzenlemeye gerek olmadan tahliye edilebilirler. Üç dört senedir ayrımcı bir uygulama var. Kovid sırasında uygulanan infaz yöntemi sadece adli mahkumlar uygulanmamıştır, siyasi mahkumlar uygulanmamıştır ve bu bir ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık hemen sonlandırılabilir."
(AB)
DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, partisinin “Yerel yönetimlere yönelik yargısal operasyonların yaratacağı tahribatların araştırılması” hakkındaki grup önerisi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda söz aldı.
CHP’li belediyelere yönelik yargı operasyonları ve belediye başkanlarının tutuklanmasını eleştiren Çandar, “Aylardır, özellikle 19 Mart’tan bu yana her sabah "Acaba bu sabaha karşı hangi belediye başkanlarının evlerine baskın yapıldı, kimler gözaltına alındı?" diye uyanıyoruz. Türkiye'de maalesef, yargının bağımsız olmadığını, hukuk devletinin yerinde yeller estiğini bilmeyen akıl ve vicdan sahibi hiç kimse yok” diye konuştu.
“DEM Parti olarak, halden en iyi biz anlarız” diyen Çandar, (DBP, HDP ve DEM Partili) 17 belediye başkanının 2014’ten bu yana -11 yıldır- tutuklu olduğunu belirtti, söz konusu uygulamaların, Türkiye'nin bir hukuk devleti değil polis devleti olduğu görüntüsünü ve izlenimini verdiğini; ülkeyi âdeta bir korku tüneli içine soktuğunu ifade etti.
Çandar’ın konuşmasından........
© Bianet
