ESP Eş Genel Başkanı Çepni: Türkiye sosyalist hareketi istisnasız özeleştiri vermeli
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni, Kürt halkının 50 yıllık mücadelesinin yeni bir aşamaya geçtiğini ve artık esas olarak legal siyasetin belirleyici olacağı bir dönemin başladığını söyledi.
PKK’nin fesih ve silah bırakma kararının ardından başlayan yeni süreci bianet’e değerlendiren Çepni, Kürt özgürlük hareketinin sadece Kürt halkı için değil, bölge halkları ve dünya halkları açısından da tarihsel bir rol üstlendiğinin altını çizdi.
Süleymaniye’deki silah yakma törenini nasıl değerlendiriyorsunuz, kime nasıl bir mesaj verildi?
İnkârcı sömürgecilik tarafından beka sorunu olarak görülmüş Kürt sorununda çözümsüzlük ve kirli savaş siyaseti, özelikle son 50 yıldır yaşamın istisnasız tüm boyutlarını belirleyen bir nitelik kazandı. Demokrasi, özgürlük ve sosyalizm programı açısından başat bir sorun olarak Kürt sorunu işçi sınıfından kadına, gençlikten doğaya; eğitimden sağlığa, tarımdan kentleşmeye her alanın gelişimini belirledi. Kürt halkına karşı geliştirilen savaş siyaseti tüm ezilen halklara kölece itaati dayattı, işçi ve emekçileri açlığa yoksulluğa mahkûm etti. Türk tekelci sermayesi kapitalist krizini savaş ve işgal politikaları ile aşmayı hedefledi.
Kürt yurtsever hareketi ve Kürt halk önderi Öcalan sorunun çözümünde yeni bir yol açmaya çalışıyor. Süreç teorik, ideolojik, politik ve örgütsel boyutları ile yeniden düzenlenmeye çalışılıyor. Süleymaniye’de silahların yakılması töreni de bu kapsamda önemli simgesel bir adımı ifade ediyor. Tören öncelikle Kürt hareketinin ve Öcalan’ın aldığı fesih ve silah bırakma kararındaki kararlılığını ifade ediyor.
Tören hepsinden daha önemlisi Kürt özgürlük gerillasının ulaştığı düzeyi de çarpıcı şekilde göstermiş oldu. Yakma ritüeli ile verilmek istenen mesajın, disiplin ve kararlı duruşuyla gerillanın kısa ama özlü görüntüsünün herkes açısından etkileyici olduğu görülüyor. Sonuç olarak, Öcalan’ın her durumda kararlı şekilde yanında olunduğu ve doğru adımların atılmadığı durumda mücadeleyi çok daha güçlü geliştirebiliriz mesajının verilmeye çalışıldığı söylenebilir.
PKK’nin fesih kararı sonucu silahsız mücadele dönemi başladı, barış ve demokrasinin sıklıkla gündemde olduğu yeni dönemi toplumsal mücadelenin geleceği açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürt hareketi açısından silahların bırakılması ve legal siyasetin esas alınacağı bir dönem başlıyor. Henüz sürecin başındayız. Özellikle Suriye’deki gelişmelerin etkili olduğunu düşündüğümüzde, Suriye’de de hali hazırda taşların yerine oturmasından ziyade neredeyse her gün yeniden karıştığını görüyoruz. Suriye’de Kürtlerin ve Dürzilerin direnişinin ve örgütlü yapısının gelişmeleri belirlemesinde olduğu gibi, Türkiye’de de gelişmeleri doğrudan halkın örgütlü mücadelesi belirleyecek. Bekleme ve izleme hali en tehlikeli olanı. Tarihsel olarak inkâr, asimilasyon ve imha üzerine kurulu egemen devlet anlayışı karşısında demokratik barış siyasetinin tek yol olduğunu söylemek kuşkusuz büyük riskler barındırıyor.
Toplumsal mücadele açısından demokratikleşme hamleleri nasıl bir fırsat ya da riskler sunuyor? Sosyalistler sürecin neresinde durmalı?
Bu sürecin esas belirleyeninin örgütlü halk mücadelesi olduğunu bir an bile akıldan çıkartmadan pozisyon almak gerekli. Gelişmelerin baş döndüren hızı karşısında edilgenliğe düşmek gelecek açısından telafisi mümkün olmayan negatif sonuçlar yaratabilir.
Devrimci sosyalistler olarak sürecin risk ve olanaklarına odaklanıyoruz. Her durumda Kürt halkının demokratik kazanımlarını geliştirmeyi esas alıyoruz. Riskler doğru kavranmadan olanaklar da değerlendirilemez. Rehavete kapılmak tehlikeli sonuçlar yaratabilir. Ama tartışmasız şekilde Kürt halkının 50 yıllık mücadelesine ve önderlik gücüne de güveniyoruz. Sömürgeci faşizmin ise varlık koşulunun inkar olduğunu biliyoruz. Gelinen aşamaya Kürt halkının ezilemeyen direnişi sayesinde gelindiğini de biliyoruz. Yani bugünlere direniş ve mücadele ile gelindi, bundan sonrasını da yine örgütlü mücadele belirleyecek. Ne kadar yaparsak o kadar kazanacağız.
Sosyalistler en başta dün olduğu gibi bugün de Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesinin yanında konumlanmalı, Kürt halkının elini zayıflatan adımlar atmaktan geri durmalıdır. Özellikle Türkiye ezilenleri cephesinde adil demokratik barış mücadelesini ve Kürt sorununda demokratik çözüm mücadelesini geliştirmeye odaklanmalıdır. Yine güncel olarak, hasta ve tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması, TMK’nın kaldırılması, anadilinde eğitim hakkının tanınması, Alevilerin inanç özgürlüğü ve eşit yurttaşlık taleplerinin karşılanması, halka karşı işlenen suçların aydınlatılması, yüzleşme gibi talepler etrafında mücadelenin geliştirilmesi hedeflenmelidir.
Kürt sorununun varlığının........
© Bianet
