Silahın bırakılmasına mı karşıyız
Bazıları muhalefette. Muhalefette kalmaya mahkûmiyet özellikle sözde “solun” köklü çocukça hastalığıdır.
Kendini bir türlü iktidara layık görmez. Çünkü bu millet “yeteri kadar devrimci” olmadığı için onun kıymetini anlayamaz zaten. Ayrıca seçim filan da göstermeliktir. Kötü iktidar, kötü düzen her şeye kadirdir. Parmağının ucuyla bütün kurumları yönetir.
Vay vay… bu nasıl bir güç!
Bize yakışan müzmin muhalefet.
Bu düzen kötü.
Herkes kötü.
Hem de aynı seviyede kötü.
Kim ne yapsa kötü.
Muhalefet! Oh ne rahat!
Tertemiz.
Veryansın!
Biz devrimciyiz. Mavi tulumluyuz. Kızıl bayraklıyız. Biz müthişiz.
Düzenin dışındayız.
Kendimizi kirletmeyiz.
Peki, devrim… devrim… diyorsunuz; nasıl yapacağız…
Sen… ben… bir de bizim oğlanla kız mı…
Bir yandan ya karar vericilere bağırıp çağırırız ya da kapılarında el pençe divan dururuz, ama kendimiz işin başına geçip karar verici olmak üzere strateji çizmeye sabrımız yoktur. Kendimize güvenimiz yoktur.
Sürece karşıyız. Yeter bize.
Rahatız. Rahat kaçırmayız.
Aldatmaca diyoruz. Kötüler ya… İyi bir şey yapamazlar ya…Tek ölçümüz bu ya… Bir kurgumuz var, onun içine “gerçekleri” bile eğip büküp oturtmamız lazım…
Ayrıca karşıyız ya…
Kötüler kötü kalsın ki… benim bir anlamım olsun… varlık nedenim aslında buna bağlı… laf aramızda o koskoca düzenle… o koskoca “kötülerle” nasıl baş edeceğim!
Düzen de aslında onları sever.
Alır kucağına birkaçını hatta Meclis’e taşır.
Zararsız. Konuşsun dursun, ne var!
“Gösteri sanatı” icra etmekle dünya yerinden oynamıyor ki..
Zararlı değil. Yararlı bile diyebiliriz. Havayı boşaltır.
Renkli muhalefet.
Geçenlerde bir cenazede sözde “solun” da “solundakiler” namaza durmadılar. Camiye girmediler. Kenarda çekirdek çitlediler.
Yerleri kirlettiler.
Kendileri temiz kaldılar.
“Kahrolsun faşizm!” diye sloganlar atarak yürüdüler.
İzinsiz yürüyüş. “Faşistlerin” kurallarını çiğnediler.
Hayırsız Ada’nın hayırsızları.
20 milyon İstanbul’dan habersiz. İlle de Taksim’de 1 Mayıs’cılık oynaşır dururlar.
Bir seçenek de kitleyle bir olup arada kaynamak, sıradanlaşmak.
O da rahattır, değiştiricilik terletir insanı. Düğmeye basınca olmuyor ki.
Önderlik zor iştir.
Emek ister.
Uzun vade ister.
İnce hesap ister.
Sabır ister.
Sevgi ister. Karşılıksız vermek ister.
Gösterişi yoktur.
Bilgi ve bilimsellik ister.
Malzememiz........
© Aydınlık
