Atlantik sistemi toplumsal ve ekonomik çöküşte. Son çırpınış olarak savaş sanayisine sarılmış durumda. Toplumlarını sahte bir “Rus tehdidi” varlığı yaratarak ikna etmeye çabalıyor.
Esasında Atlantik sistemi ikiye bölündü: Küreselciler ve milliyetçiler (vatanseverler).

Bu bölünmenin bir ayağı ABD’de yaşandı. Dolar saltanatının çöküşü, ABD’yi dengeleyen büyük silahlı kuvvetlerin ortaya çıkışı, dünyada üçüncü ekonomi konumuna düşmesi… Bütün bunların sonucunda ABD tekelci sermayesi, ikiye ayrıldı.
1.ABD’nin dünyanın efendisi olma sloganını sürdüren ve maceracı eğilimi sürdüren Küreselciler. (Biden çizgisi)
2.Yeni oluşan dünya dengelerini hesaba katan Gerçekçiler. (Trump çizgisi)
Küreselciler Karadeniz, Baltık, Pasifik, Doğu Akdeniz dâhil her yerde saldırgan politikalarını sürdürme kararlılığındaydı. Gerçekçiler ise odağını Doğu Akdeniz’e çekerek Rusya, Çin gibi güçleri buradan engelleme çizgisi izliyordu.
Trump’ın başını çektiği MAGA’cılar (Make America Great Again-ABD’yi Yeniden Büyük Yap) ABD Derin Devleti ile ciddi bir çatışmaya girdi. Fakat Epstein tartışması ardından gelen Los Angeles olaylarıyla Trump, kendini Derin Devlet müdahaleciliğinin yanında konumlandırdı. ABD’nin İsrail’in ardında İran’a saldırması da, Ukrayna’ya tekrar silah yollamaya başlaması da bunu kanıtlıyor. Bu durum beraberinde “MAGA bitti mi?”, “Trump yeni Biden mı?” sorularını da getiriyor.
Önümüzdeki günlerde bu soruların yanıtlarını alacağız. Ama Trump’ın şimdiden topal ördeğe döndüğünü söylemek, sanırım hatalı olmayacaktır.

ABD’deki yarılma, Avrupa’da da kendini gösterdi. Yükselen milliyetçi partiler daha içe dönmeyi, saldırgan politikalara değil halka kaynak ayırmayı öneriyordu. Rusya ve Çin ile ilişkiler geliştirmeyi amaçlıyordu.
Avrupa’nın çoğu iktidarda olan Küreselcileri ise, Biden çizgisini kararlı bir şekilde sürdürerek şimdi Avrupa’yı yeniden silahlanmanın eşiğine getiriyor.
Milliyetçi dalganın ve emekçi........

© Aydınlık