menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Erdoğan, baraka ve Kutadgu Bilig

7 5
22.07.2025

Senaryosunu Turgut Özakman’ın yazdığı, TRT’nin yapımı olan Kurtuluş dizisinde bir sahne vardır, hiç unutmam.
Trende cepheye giderlerken Yüzbaşı Faruk, Eskişehir’e giden Halide Edip Hanım’ın ve Hemşire Nesrin Hanım’ın yanına gelir. Sohbet ederlerken Yüzbaşı Faruk, dizindeki deliği eliyle kapatmaya çalışır. Halide Edip Hanım şöyle der: “Yoo, kapatmayın. O yırtık bizim için İngilizlerin diz bağı nişanından çok daha değerli. Mustafa Kemal Paşa çok haklı. Böyle bir mücadelede yoksulluk, zenginlikten çok daha heybetli görünüyor.”
Bu sahneyi bize hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs'taki konuşmasıydı. Yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı binası için şu ifadeleri kullandı: “Değerli kardeşime şunu söyledim; ‘Ya bizi bir barakada karşılıyordun.’ Cumhurbaşkanlığının malum binasını hatırlıyorsunuz, baraka. Dedik bu yakışmıyor, sen bize bir yer bul, biz hem Cumhurbaşkanlığı makamını inşa edelim hem parlamento binasını inşa edelim. Devlet olduğumuzu tüm dünyaya haykıralım. Oldu mu, oldu? Yakışan neyse Türk'e onu yapmamız lazımdı ve yaptık.”

Son dönemde maalesef “itibardan tasarruf olunmaz” anlayışı türedi.
Binaların büyüklüğü, sizi devlet yapmaz. Gösterişle ve bina ile büyük devlet olunmaz.
Türklerin binlerce yıllık devlet geleneği var. O devletleri gösterişli saraylarda kurmadık.
Çadırlardan büyük imparatorluk olduk. En basitinden Osmanlı Devleti’nin yükselişine bakınız. Devlet adamları sade yaşardı. Çöküş döneminde ise hep bir şatafat ve sarayların arka arkaya yükselişini görürüz. Dünyada da böyle. Hep yükseliş dönemlerinde şatafatların ve savurganlığın arttığını görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyetini de bir liseden bozma binadan kurduk.
Kime oturdukları........

© Aydınlık