menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarih anlayışında Türkiye’de sağ ve solun ideolojik tutsaklığı

43 9
20.05.2025

Türkiye’de tarih, bilimsel bir disiplin olarak ele alınmaktan çok ideolojik kutuplaşmaların aracı haline gelmiştir. Bu durumu, özellikle II. Sultan Abdülhamid ve Mustafa Kemal Atatürk gibi sembol şahsiyetler etrafında bariz bir biçimde gözlemlemek mümkün. Bir kesim Sultan Abdülhamid’i "istibdatın simgesi" olarak karalarken diğer kesim Atatürk’ü "geleneklerin düşmanı" gibi sunmakta ve bu figürler üzerinden kendi politik pozisyonlarını meşrulaştırma çabasına girişmektedirler. Oysa tarihsel olaylar, dönemin jeopolitik, ekonomik ve toplumsal şartları dikkate alınmadan değerlendirildiğinde, ortaya çıkan sonuçlar gerçeklikten uzak ve sığ olur. Bu yazımızda, Türkiye'de hem sağ hem sol ideolojik çevrelerin tarih yorumlarındaki sorunları ele alarak, tarihsel hakikatin nasıl tahrif edildiğini göstermeye çalışacağız.

Sultan II. Abdülhamid döneminde Kıbrıs’ın İngiltere’ye devri, sıkça "vatanın satılması" şeklinde yorumlanır. Oysa 1878 Berlin Kongresi sırasında Osmanlı İmparatorluğu, Rusya tehdidi karşısında İngiltere ile geçici bir idare anlaşması yapmış; bu anlaşma uyarınca ada fiilen İngiltere’ye bırakılmış, fakat hukuken Osmanlı toprağı sayılmaya devam etmiştir. 1914'te I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla İngiltere adayı tek taraflı olarak ilhak etmiştir. Bu bağlamda, Sultan Abdülhamid’in "Kıbrıs’ı sattığı" söylemi tarihsel gerçeklikten uzaktır. Ancak bu iddia, özellikle Cumhuriyetçi kesimlerin Sultan Abdülhamid’i karalama........

© Aydınlık