Fransa’da hükümet düştü, halk eyleme geçti
Fransa’da bu hafta yaşananlar içinde bulunduğu krizin niteliğini, boyutunu tam olarak dünyaya gösterdi. Ekonomik kriz Macron’un hükümetlerini düşürdü.
Fransa’da 8 Mayıs’ta güven oyu alamayan François Bayrou hükümeti düştü. Hükümetin düşmesinin nedeni kemer sıkma politikası içeren, sağlık ve sosyal alanlarda kısıtlamayı öneren 2026 bütçesiydi. Başbakanın 15 Temmuz’da bu neoliberal bütçeyi kamuoyuna açıklamasıyla birlikte sosyal medyadan 10 Eylül’de “her şeyi engelleyelim” sloganıyla sokağa çıkma çağrıları yapıldı. Ve 10 Eylül’de Fransa’nın dört bir yanı eylem alanına dönüştü.
İşte bu hafta var olan ekonomik kriz, hükümetleri düşürerek siyasi krize yol açtı. Her ikisi birden de sosyal krizin kapısını açtı. Fransa Avrupa’da artık krizlerin merkezi olan bir ülke. Macron’un 2022’de cumhurbaşkanı seçildiğinden bu yana 4 hükümet düştü (Elisabeth Borne, Gabriel Attal, Michel Barnier ve bu hafta düşen François Bayrou hükümetleri).
V. Cumhuriyet döneminde yani 1958’den bu yana ilk kez bir hükümet güven oylamasıyla düşürüldü. Başbakan 40 dakika süren konuşmasında 15 Temmuz’da basına açıkladığı 2026 bütçesini savundu. “Ülkenin hayati bir tehlike içinde olduğunu ve geminin su almaya başladığını” yani ülkenin batmaya başladığını ifade etti. Fakat muhalefet hükümetin 44 milyar avro kamu harcamalarından tasarruf yapmayı planlayan yani bir kemer sıkma programını içeren bütçeye karşı kararlı bir tavır içindeydi.
Oylamaya 573 milletvekili katıldı ve 364 milletvekili hükümete güven oyu vermezken, Hükümet koalisyonunda yer alan 194 milletvekili güven oyu verdi. On beş milletvekili ise çekimser kaldı. Bir önceki azınlık hükümetinin ömrü 3 ay olmuştu. Bu hükümet 9 ay dayanabildi. Şubat 2025’ye Sosyal Demokratlar desteklemeseydi bu hükümet de 3 ay içine düşmüş olacaktı.
Jean-Luc Melenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa Partisi, Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi, Yeşiller blok olarak Hükümete karşı oy kullandı. Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi ve müttefiki Eric Ciotti'nin Cumhuriyet için Sağ Birlik de eksiksiz olarak karşı oy kullandılar. Hükümette yer almakla birlikte güven oylamasında en kararsız tutum sergileyen Cumhuriyetçiler Partisi oldu: 27 milletvekili güven oyu verdi; 13 milletvekili karşı oy kullandı ve 9 milletvekili çekimser kaldı.
Başbakanın Cumhurbaşkanına hükümetin istifasını sunmasından bir gün sonra, muhalefetin “Meclis’in feshedilmesi ve bir erken genel seçime gidilmesi” ve/veya “istifa etmesi, ardından erken cumhurbaşkanlığı seçimine gidilmesi taleplerine kulaklarını tıkayan Cumhurbaşkanı Macron, yeni hükümeti kurmak üzere Savunma Bakanı Sébastien Lecornu’yi görevlendirdi. Geniş kitleler tarafından pek tanınmayan ancak sadakati sarsılmaz olan bu Macron yandaşı, 2017'den bu yana yedi kez yapılan kabine değişikliğinde hep görevde kaldı ve son üç yıldır da Savunma Bakanlığı görevindeydi. Hükümet içinde aynı Macron gibi en ateşli Rusya düşmanı ve savaş yanlısı 39 yaşında genç bir bakan.
Bu hafta yaşananlar Macron döneminin 5. Hükümetini kurmakla görevlendirilen Sébastien Lecornu’nun kuracağı hükümetin de diğerleri gibi uzun ömürlü olmayacağını gösteriyor. Melenchon’un partisi daha bugünden gensoru vereceklerini açıkladılar. Ulusal Birlik Genel Başkanı Jordan Bardella çok net konuştu: “Yeni Başbakan, Emmanuel Macron'un politikasını sürdürürse, Barnier ve Bayrou gibi düşecektir” dedi. Üstelik Lecornu, Son parlamento seçimlerinde, Eure bölgesinde, Ulusal Birlik adayının karşısındaki, Sosyalist adaya destek çağrısında bulunmuştu.
Marine Le Pen, Sébastien Lecornu'nun başbakan olarak atanmasını eleştirdi. Sosyal ağ X'te yayınlanan bir mesajında, “cumhurbaşkanı, küçük bir sadıklar grubuyla sığınak haline gelen Macronizm'in son kozunu oynuyor” diye yazdı.
Melenchon’a göre “Macron'un ayrılması bu Parlamento'ya, seçmenlere ve siyasi ahlaka karşı gösterilen küçümsemeyle dolu üzücü komediyi........
© Aydınlık
