'Ben yazarken okur henüz yoktur'
Yazma eylemi sırasında eğer gözünüz kulağınız başka yerde değilse, konsantrasyon ibreniz tavan yapmışsa dışarda olup bitenleri duymaz ve görmez olursunuz. Yazarken birileri uzaktan da olsa sizi izliyorsa gerçeklikten tamamen koptuğunuzu düşünebilir; oysa yazar o sırada kendi yarattığı ‘yeni gerçeklik’ içinde uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Nerede, ne zaman duracağını o da sizin gibi bilmeyebilir, varmaktansa yol almak yazma eyleminin belki de en heyecan verici yanıdır. Kadire Bozkurt’un Buzkandilleri (Notos Kitap) kitabındaki öykülerini okurken, ben de onu dışardan izleyen seyirci oldum ve öyküleri içinde eğip büktüğü, hatta bir bıçak gibi bilediği ‘yeni gerçeklikle’ tanışmaktan şad oldum ve yazma serüvenine ilişkin merak ettiğim üç soru sordum.
1-Öykülerinizi hep istim üstünde okuduğumu farkettim, yarattığınız gerilim neredeyse her öyküde var. Okuru tedirgin etmek, dikkatini diri tutmak gibi niyetlerle mi yazıyorsunuz yoksa seçtiğiniz konular mı bunu olağan hale getiriyor?
H.E.Bates ‘Kısa Öykü’ adlı kitabında şöyle der: “Hills Like White Elephants öyküsünde, adamın biri , yasa dışı bir iş için, genç bir kızı Madrid’e götürür. İşin içyüzü öyküde asla açıklanmaz, hatta kızın duyduğu korkuya/acıya ya da başka herhangi bir duyguya değinilmez, adam ve kız istasyonda Madrid’e giden ekspres treni beklerler. Hava çok........
© Artı Gerçek
