2024’ün şiir bavulu – 3
Geçen yılın şiir çantasından çıkanlara göz atarken önceliğimizin şiir kitapları ve şiir yayımlayan yayınevleri genişlemeyi belirtmiştik. Önceki yazılarımızda amacımızı gerçekleştirmeye çabaladık.
Kaldığımız yerden devam ediyor, ama daha önce, geçen yılın önemli sanatçılarının kayıplarından Süreye Berfe'yi anmadan istiyorum.
Cumhuriyet döneminin modern Türk şiirinin altmış kuşağı ya da ikinci toplumsalcı yeni uygulamaya yönelen ilk dalga şairlerinden Süreya Berfe, 7 Ocak 1943'te İstanbul'da doğmuş ve 9 Ocak 2024 İzmir'de kaybetmişti. Cemal Süreya ile gündem aynı. Modern Türkçe şiirin “şapkası çiçekle dolu” şairi
Cemal Süreya'yı saygıyla anıyoruz.
İki şair arasındaki bir başkasıyla da hatırlatalım. Süreya Berfe 1965'e kadar gerçek adı olan Süreyya Kanıpak'ı kullanır. Ancak daha sonra soyadını değiştirmeye karar verir. Bunun üzerine Cemal Süreya Berfe soyadını önerir.Berfe, Kürtçedir ve kar, kar topu, kar ışığı gibi işleri vardır. Şair bundan sonraki dönemde Süreya Berfe soyadını kullanır.
Berfe'nin ilk kitabı “Gün Ola” adıyla 1969'da yayımlanır. Ardından 1971'de “Savrulan” okurla buluşur. Onu 1980'de yayımlanan “Hayat ile Şiir” takip eder. Beş yıl sonra da “Ufkun Dışında” çıktı. Daha sonra 1992'de “Şiir Çalışmaları” yayımlanır. “Ruhumun” 1998'de, “Nâbiga” 2001'de, “Seni Seviyorum” 2002, “Foklar Söyledi Ben Yazdım” 2005'te, “Çıkrık” 2008, “Seferis ile Üvez” 2010, “Her Gölge Titrer” 2015'te ve son kitabı “Yavaş Yavaş Bilemiyorum” 2022'de okurla buluşur.
Şairin vefatının üzerine yazdığımız ve Artı Gerçek'te yayımlanan “Şairi Uğurlamak” başlıklı yazımızda şu değerlendirmeyi inceledik:
“Süreyya Berfe şiir yolculuğunun başlangıcı olan altmışlı yıllarda, 'halkçı' bir çalışmaya girdi. Altmışlı dönemlerde deyim yerindeyse dikine geçer. Birlikte anladıkları şairlerin dönüşleri o yolculuğa yöneldiler. Oysa örneğin altmışlı geçmişi 'ikinci toplumcu yeni özgürlük' şairleri Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Egemen Berköz
özellikle kentte, kentten konuşuyor. Onun kent mi kır mı ikileminde o dönemden önceliği 'kırlar'dır. Kırlardan ayrılan kentleri fethetmekten yana gibidir.”
Şairin kırlardan oluşan kente yerleşmesi, bütün varlığıyla kente dahil olması şaşırtıcı değil. Çünkü üniversite koşulları kadarki yaşam taşrada, öğretmenin babasının görevi nedeniyle farklı şehir ve kasabalarda geçmiştir.
Şairi, onu bir araya getirerek şiirin de dikkate alınmasını alarak “Kasaba” başlıklı şiirinden bir bölüm paylaşarak selamlayalım ve anlayalım.
Otobüs çalışıyor
Ilık kanlı ege rüzgarı
Belli belirsiz yüzüme değiyor
Uzay kolları
Çam tozlarını
Ve tabiatın o andaki definesini toplayıp
Kasabaya varıyor
Yolda biraz içerdeki
Kasabanın biricik kutsal annesi
Serviliklere otağ kurmuş susuyor
Hayattan dönecekleri sanki
kasabanın arkasında kırılmış
Gerilmiş görünümündeki heybet azalıyor
Sesi kahvesi insanlar yok
Damla damla soluyor
Seksenlerden Berfe'nin şiirindeki iki öğenin ön planı çıkar: Tabiat ve ironi. Bu durum Orhan Koçak, “Kopuk Zincir: Modern Şiir Üzerine Denemeler” olarak adlandırılan = yer alan Süreya Berfe'nin şairliğini ve yapıtlarını irdeleyen yazısında şöyle kaydediyor: “İroni, bazen de sert alay, Süreyya Berfe'nin şiirinin kurucularından biri olarak hep yer almıştır. Görünümde düzensizlik olan iki öğe vardır Berfe'nin yapısında. Bir yandan şiirin var olabileceği en yüksek hedef doğadır. Doğa, her şeyin devası ve nihai sınırıdır. Daha fazla sınavın söz konusu değildir. Ama öte yandan, hiçbir zaman erişilmeyecek bir hedeftir de doğa. Ve şiir de şairler ile bu erişilemez sınır arasındaki uzaklıktan doğmaktadır. Şiire yol açan ve besleyen, sonsuzluğun özlemiyle aradaki bu gidiş geliş. İki karşıtlığın sürekli birbirinin çelmelemesinden doğan bu ironik oyun.”
Süreya Berfe oldukça üretken bir şair oldu, önemli bir külliyat var. Şiirde yaşanan şiirleriyle birlikte yaşanır. Selam........
© Artı Gerçek
visit website