Yeşil pasaportun, yani devlet itibarının suyunu çıkartmak
“Bu yıl 8.500 yeni ihracatçımıza yeşil pasaport vermeyi hedefliyoruz”
Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın Türkiye İhracatçılar Meclisi toplantısında iş insanlarına verdiği yeni müjde.
Yeni, çünkü zaten 2016’dan beri son 3 yılda yıllık ortalama ihracat tutarı 500.000 Dolar-10 Milyon Dolar arasında olan firma yetkililerine 1 ila 5 Yeşil pasaport verilmekte.
Ve bu demeç tam da AB’nin, vizeden muaf ülkelerin vatandaşlarına bile ETIAS (Avrupa Seyahat Bilgi ve Yetkilendirme Sistemi) çerçevesinde ön onay alma zorunluluğu getireceğini, yani vize vermeyi daha da zorlaştırdığını ilan ettiğinden hemen sonra veriliyor.
Korkarım bu durum AB’yi biraz aptal yerine koyma anlamına gelmekte. Çünkü esas olarak Türkiye’de üst düzey memurlara verilen Yeşil pasaportları çok istisnai bir ayrıcalık tanıyarak 90 günü aşmayan turistik ziyaretler için vizeden muaf tutmuştu AB.
Olaya daha yakından bakalım.
***
Türkiye’nin aday ilan edildiği Aralık 1999’dan beri hem AB Türkiye’yi almak için çaba göstermedi, hem de Türkiye AB’ye girmemek için özellikle 2011’den sonra çok çaba gösterdi. Yaklaşık 25 yıl eder. Sebepler malum:
AB 85 milyonluk çok farklı kültürde olan ve mesela sürekli muhalif ve gazeteci tutuklayarak durmadan otoriterleşen bir ülkeyi almaya korkuyor.
Türkiye ise, 2011’den bu yana dış politikasını tamamen Tek Adam Yönetiminin iç politika hedeflerine göre düzenlediği için İslamcılığı devreye sokarak bu farklılığı genişletiyor.
Bu sürecin başlıca dikenlerinden biri de vize meselesi. Vize ayrıcalığından yararlanmak için, her Türkiyeli (ve daha kötüsü, ülkedeki her meslek grubu) Yeşil peşinde. İktidar için de bu pasaportu dağıtmak, para harcamadan oy toplama anlamına geliyor. Yani, bir tür rüşvet.
Ama olan Türkiye’nin uluslararası itibarına oluyor. Çünkü AB’nin Türkiye’ye tanıdığı bu çok istisnai........
© Artı Gerçek
visit website