Liberal Tocqueville ve diktatör Bonaparte
Alexis de Tocqueville günümüzde de halen siyasi liberalizmin en önemli referanslarından ve esin kaynaklarından birisidir. Onun 1848 devrimlerinden 1851 Bonaparte darbesine kadar Ulusal Meclis üyesi ve sonrasında Bonaparte’ın Dışişleri Bakanı olarak oynadığı siyasi rol ise pek bilinmez.
1848 Şubat devrimi Fransa’da krallığı devirerek yeniden cumhuriyet dönemini açmıştır. 1848 Haziran’ında Paris’te işçi sınıfının ayaklanması tarihin ilk proleter devrimidir. Haziran Devrimi’nin kanla bastırılması, Avrupa çapında olduğu gibi Fransa’da da vahşi gericilik dönemini başlatmıştır. Bu dönemde halk oyuyla seçilen Louis Bonaparte, nihayet 1851’de Ulusal Meclis’i dağıtıp, imparatorluğunu ilan etmiştir. Napoleon Bonaparte’ın yeğeni olan Louis Bonaparte, mutlak hükümdarlığını 1870 Fransa – Prusya savaşına kadar sürdürmüştür.
Tocqueville, çağının en parlak beyinlerinden birisi olarak, 1848 Haziran Devrimi’nin anlamını en derinden kavrayanlardan birisi oldu. Ona göre bu devrimi “son 60 yılın tüm benzer olaylarından ayıran bir yönü de, hükümet biçimini değil, toplumun yapısını değiştirmeyi hedeflemesiydi. Aslında bir siyasi (bugüne kadar ‘siyasi’ kelimesini kullandığımız anlamda mücadele değil, fakat bir sınıf mücadelesi, bir tür ‘köleler savaşı’ydı”. (1)
Ancak bu kavrayış onu barikatın beri tarafına sıkı sıkıya mıhlıyordu. Artık onun Ulusal Meclis’teki faaliyetleri ultra-gericilere ve Bonapartçılara birlikte özgürlükleri kısıtlamaya yönelecekti. Zira o bir aristokrattı ve “açgözlü” olarak gördüğü işçi sınıfına karşı konumlanması kaçınılmazdı.
Ulusal Meclis’te Tocqueville, önce General Cavaignac’ın Paris sokaklarında askeri bir diktatörlük kurmasını destekledi. Sonra ise Şubat Devrimi’nin her türlü sosyal hak düşüncesine saldırdı, özellikle de Haziran’daki olaylardan önce anayasa taslağına girmiş olan “çalışma hakkı” kavramına Taslak, devleti işçilere istihdam ve gerektiğinde yardım sağlamakla yükümlü tutuyordu.........
© Artı Gerçek
