menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mektup

10 0
24.08.2025

Oldum olası mektup yazmayı çok sevmişimdir. Bunda en önemli faktör şüphesiz, kör olan anne ve babamın sıla özlemlerini mektup ve kartpostal üzerinden giderme çabalarının tanığı ve uygulayıcısı olmam. Başlarda onlar söyler, ben kâğıda dökerdim. Zaman ilerleyip de cümle kurma becerim geliştikçe, onların söylemesine gerek kalmadan ben yazıyordum artık onların duygu ve düşüncelerini. Söylenen sözcükleri kağıda işleyen olmaktan çıkıp, duyguları okuyana aktaran bir kimliğe bürünmüştüm. Bu gelişimin ödülü de annemin bana, Bülent Ecevit’in de kullandığı daktilo markası olan ‘Erica’ daktilo hediye etmesiyle sonuçlanmıştı.

Gel zaman, git zaman benim de mektup yazacak arkadaşlarım olunca, daktilonun değil de el yazısının insani tarafını keşfettim. Daktilo ile yazılan mektuplara, harflerin kağıda geçmesini sağlayan daktilo şeridinin konusu siner, katlanmış kağıdı açtığınızda buram buram şeritten sızan mürekkep kokusu yayılır. Bu koku, mektupla aranızdaki samimiyeti bitiren bir hava yaratır. En çok da devleti temsil eder. Çünkü devletten gelen tebligatlarda bulunur. Bu nedenle kişisel olarak gelmiş bir mektupta bu kokuyu aldığımda, birden mektubun kişiselliğini kaybediyordum. Sanki bana değil de herhangi birine yazılmış bir tebligat........

© Antalya Körfez