Görmezden geldiğimiz fakat “duymazdan” gelmediklerimiz
Zaman zaman, bulunduğum mekanlarda durup düşündüğüm olur: "Şu an bir fotoğraf çeksem içinde neler olurdu?" Bu düşüncelerimi bir tür zihinsel fotoğraf pratiği olarak görüyorum ve notlarımı sizlerle paylaşmaktan keyif alıyorum. Anlık da olsa bu gözlem ve fotoğraflama çalışmaları, dünyayı daha dikkatli görmeme yardımcı oluyor.
Bugün sizlere, hafta sonunda katıldığım bir etkinlikte içimi sızlatan bir anı anlatmak istiyorum. O an, sadece üzücü değil, aynı zamanda düşündürücüydü.
Öncelikle, etkinliğin oldukça güzel organize edildiğini söylemeliyim. Etkinliği düzenleyenler veya katılanlar yaşanan olayın sorumlusu değil, bu yüzden isim vermeyeceğim. Aslında, etkinliğin kendisi de pek önemli değil, çünkü orada yaşananlar herhangi bir etkinlikte, toplantıda ya da günlük hayatın içinde her an karşımıza çıkabilecek türdendi.
Etkinlik gün boyu sürüyordu ve pek çok kişi aileleriyle birlikte katılmıştı. İkinci bölüm başlamadan hemen önce, tekerlekli sandalyede zihinsel ve bedensel engelli bir çocuk ve onun ebeveynleri salona girdi. Oturdukları yer, herkesin önünden geçtiği, salonun en geniş bölgesiydi.
Orta yaşlı bir anne ve baba,........
© Anayurt
