Nükleer satrancında “Şah”ın direniş kozu ve ihtimaller
İran’ın nükleer dosyası, uluslararası siyasetin belki de en uzun soluklu krizlerinden biri. Yıllardır aynı başlıkları okuyoruz; yeni yaptırımlar, başarısız müzakereler, “Tahran nükleer silah üretiyor mu?” sualleri… Bu mükerrer politik gündem, çoğu zaman dışarıdan sıradan, alışıldık bir diplomatik mesele gibi görünse de, aslında anaakımcı uluslararası ilişkiler paradigmaları ile küresel güç dengelerinin tam kalbinde yer alıyor.
Geçtiğimiz hafta Almanya, Fransa ve İngiltere’nin başını çektiği E3 (Avrupa Üçlüsü) grubunun "snapback" (tetik) mekanizmasını yürürlüğe koyması ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) İran'a yönelik yaptırımlarını geri getirme kararı, güncel dış politika gündemine az-biraz hakim siyaset bilimciler, gazeteciler ve analistler için sürpriz olmamıştır. (En azından kendi adıma bu gelişmenin bana sürpriz olmadığını söyleyebilirim.) Washington yine İran’ı sıkıştırmaya çalışıyor, gerekçe olarak da Rusya ile artan işbirliğini ve nükleer kapasiteyi gösteriyor. (Nitekim geçtiğimiz hafta Batı’da İran’a yönelik yaptırımların peşi sıra işleme konulmasıyla eş zamanlı olarak, Hürmüzgan-Sirik bölgesinde faaliyet göstermek üzere kurulacak 4 yeni nükleer santral ünitesi için Rusya ve İran arasında büyük bir anlaşma imzalanıyordu.) Fakat artık herkes biliyor; İran, baskıya boyun eğmek bir yana, bu baskıları kendi(nce) lehine kullanmayı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d