menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Umman sonrası, İtalya öncesi ABD-İran nükleer temasıUmman'da geçtiğimiz cumartesi yapılan ABD-İran…

9 0
18.04.2025

Trump yönetimi bir anlaşma istediklerini söyleyerek masaya geldi ve sadece bu bile yeterince önemli zira Trump, 2015 İran Nükleer Anlaşmasını yırtıp atan taraf.

Hikâyenin özeti

O gün anlaşmadan ABD çekilirken Washington’un amacı daha iyi bir anlaşma elde etmekti. Biden Yönetimi, hatırlanacaktır, seçim vaadi olarak anlaşmaya dönmeyi verdi ancak hükümetin ömrü hayatında bu gerçekleşmedi. O günlerde müzakerelerin neden uzadığını soranlar, ABD’nin Tahran’ı oyalamayı tercih ettiğini de iddia ediyordu. Bu tez şöyle bir varsayımdan yola çıkıyordu: Bilindiği üzere ABD’nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi- Tahran UAEA ile temastayken ve 2015 Anlaşmasına uyarken- İran’a karşı gelebilecek snapback yaptırımları da engelledi. Bu arada ABD maksimum baskı stratejisini Tahran’a karşı benimsedi. Maksimum baskı sadece ABD’nin tek taraflı yaptırımlarını değil, kuvvet kullanma tehdidini de kapsıyordu. Bu tehdit Süleymani ve Mühendisi’nin öldürülmesine ve İran’ın misillemelerine neden oldu. Oldukça gergin bir atmosfer vardı ve Tahran nükleer zenginleştirme oranını kademe kademe artırdı, yine de nükleer silah eşiğinde kaldı, UAEA ile teması koparmadı ve bombayı geliştirmedi. Dolayısıyla Tahran aslında bombayı elde etme niyetinden ziyade nükleer silahlanma tehdidi üzerinden pazarlık gücünü artırmak, anlaşma yapmak ya da en azından müzakere hattında kalarak snapback yaptırımları engellemek, bölgesel ve uluslararası sistemde kazançlarını garantilemek, mümkünse daha fazla kazanç elde etmek niyeti sergiliyordu. Dolayısıyla Biden Yönetimi, İran’ı masada tutarken, Tahran’a tam istediğini vermemekte direndi. Bütün bu oyalamanın sonucunda 7 Ekim saldırıları gerçekleşti, İran saldırılar sonrası dolaylı olarak Gazze savaşının bir parçası oldu yahut 7 Ekim’in arkasındaki güç olarak İsrail tarafından hedef alındı, kısaca İran-İsrail tepişmesi başladı. Aktörler birbirlerini doğrudan hedef alıp, caydırıcılıklarını ciddi olarak sınadıkları bir dönem geçirdiler. İran özellikle milisleri ve hava savunma sistemi açısından büyük kayıplar verdiğinden ya bombayı patlatacak ya da bombayı yiyecek ikileminin yeniden öznesi oldu.

Trump yönetimi iş başına gelirken Netanyahu’nun İran nükleer programını, kritik alt........

© Analiz