Jeopolitik açıdan İstanbul'un Fethi
Bizans, şehzadeleri koz olarak elinde tutuyor, Osmanlılarla anlaşamadığı durumlarda, kozunu kullanmaktan çekinmiyordu. Osmanlı, Bizans’a rehin gibiydi. İstanbul; Edirne ve Bursa’ya bir günlük mesafedeydi. Osmanlı’nın İstanbul’u almadan padişahın uzun bir sefere çıkması, fetih hamlesine girişmesi çok riskliydi, Bizans, istediği zaman elindeki şehzadeyi serbest bırakarak bu faaliyetlere engel olabilirdi. Şehzade başkenti ve Bursa’yı tehdit edebilir hatta ele geçirebilirdi.
Fatih, İstanbul’u alarak Türklüğün sinesine sokulan bu hançeri çıkardı. İstanbul alınabilirdi ama başkent yapılmayabilirdi. Fatih, İstanbul’u başkent yaparak riskli bir karara imza attı. Zira o devirde denizde kıyısı olan bir şehrin başkent yapılması çok istisnaiydi. Denizden aniden gelen bir güç devlete çok zarar verebilir, hatta yıkımına neden olabilirdi. Londra, Paris, Roma, Viyana, Moskova, Budapeşte, Madrid, Kazan, Kahire, Şam, Bağdat, Tebriz, Semerkant, Pekin, İsfahan, Rey, Ürgenç, Konya, Edirne ve Bursa gibi başkentlerin hiçbiri deniz kıyısında değildir.
Kartaca kenti deniz kenarında olduğundan Kartaca imparatorluğunun yıkılması kolay oldu. İstanbul bir istisnaydı. Romalılar şehrin sahilde olma handikabını çok sağlam surlar inşa ederek ve Haliç’i denizden ayırabilen zincirlerle çözdüler.
Konstantin, İstanbul’u Roma İmparatorluğunun başkenti yaptığında, yani fetihten bin yıl önce, denizcilik Fatih devrinden çok gerideydi. Yani Fatih dönemindeki risklerin çoğu o tarihlerde söz konusu değildi. Fatih Sultan Mehmet çok riskli olmasına rağmen, ‘’Biz Roma’nın sahibiyiz, cihanın hakimiyiz’’ iddiasını sürdürmek için İstanbul’u........
© Analiz
