Macron'un Filistin'i tanıma kararının "ağırlığı" ve Avrupa'nın tutumu
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, Fransa'nın Filistin'i tanıma kararının olası etkilerini ve Avrupa ülkelerinin İsrail politikalarındaki çelişkileri AA Analiz için kaleme aldı.
***
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında ülkesinin Filistin devletini resmen tanıyacağını açıklaması Avrupa’da önemli bir tartışmanın fitilini ateşledi. Zira bu kararın başta Almanya olmak üzere, Filistin devletini tanımayı reddeden Avrupa Birliği ülkelerini baskı altına alacağı açık. Şimdiye kadar Batı Avrupa ülkelerinin büyük bölümü Filistin devletini tanımaktan kaçınıyordu ve bazı istisnalar dışında bu konuda ABD ile ortak bir tavır içindeydiler. Aslında hepsi Filistin-İsrail sorunu konusunda "iki devletli çözümü" savunmalarına rağmen Filistin devletini tanımamaları büyük bir çelişki oluşturuyordu ama mesele İsrail olunca Batı'nın politikalarında esas olanın "tutarlılık" değil, "çelişki" olduğu uzun zamandır biliniyor.
İsrail’in yanında bir Filistin devletinin kurulmasını savunduklarını söylüyorlar ama dünya ülkelerinin yüzde 80'inden fazlasının tanıdığı Filistin’i kendileri devlet olarak tanımıyorlar. Bir Filistin devleti kurulsun diyorlar, fakat İsrail’in bu devletin topraklarının ana parçasını oluşturacak olan Batı Şeria’ya her yıl binlerce yeni Yahudi yerleşimci/işgalci yerleştirerek, önceden işgal ettiği bu toprakları ilhaka hazır hale getirmesine göz yumuyorlar. İsrail’in bu yerleşim politikasını eleştiriyorlar ama onun bu politikayı sürdürmesi için şimdiye kadar her türlü ekonomik, diplomatik ve askeri desteği sağlamaktan da geri durmadılar. İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımdan rahatsızlar ama onu bu soykırımdan vazgeçirecek yaptırımları uygulamaktan imtina ediyorlar.
Avrupalıların İsrail konusunda, uzun zamandır savundukları değerlerle fiili uygulamaları arasındaki bu çelişkilerinin birçok nedeni var. Siyonist lobinin Avrupa siyasetindeki gücü ve etkinliği bu nedenlerin başında geliyor. Yine siyonistlerin çok güçlü olduğu ABD’den gelen baskı ve tehditler de bu nedenler arasında yer alıyor. Bunların yanında Batı’nın İslam dünyasına bakışındaki patolojik algılar da bazı Avrupalıların gözünde İsrail’i İslam ülkelerine karşı doğal müttefik haline getiriyor. Bu gerekçelerle İsrail’i destekleyen Avrupa ülkeleri 7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısından sonra bu desteği açık bir şekilde gösterdiler. Avrupalı liderlerin neredeyse tamamı İsrail’i ziyaret ederek dayanışma mesajları verdiler ve İsrail’in kendisini savunma hakkından bahsettiler. Ancak Netanyahu, Katz, Smotrich ve Ben-Gvir gibi faşist isimlerden oluşan İsrail’deki fundamentalist hükümetin Hamas’ı hedef aldığı iddia edilen saldırılarının aslında bütün Gazze’yi Filistinlilerden arındırmayı amaçlayan bir soykırıma dönüşmesi Avrupalı siyasetçilerin İsrail’e yönelik desteği esas alan politikalarını zorlamaya başladı.
Kendi kamuoylarında Gazze soykırımına yönelik tepkilerin harekete geçirdiği protesto gösterileri giderek büyürken tarihe isimlerini "soykırım destekçisi" olarak yazdırma endişesi Avrupalı siyasetçileri sardı. Siyonist lobilerin ve ABD’nin baskılarıyla İsrail’in her geçen gün artan katliamlarının iç kamuoylarında neden olduğu öfke arasında sıkışan Avrupalı yöneticilerin bu sıkışmışlığa yönelik tepkilerini şekillendiren pek çok faktör söz konusu. İktidardaki siyasi partilerin ideolojik aidiyetleri kadar bu ülkelerin ABD ile ilişkileri, siyonist lobinin etkinliği, geleneksel dış politikaları ve tehdit algıları da bu tepkilerin şekillenmesinde rol oynadı. Ağırlıklı olarak sol iktidarlara sahip, siyonist lobinin etkinliğinin görece daha zayıf olduğu ve ABD karşısında daha bağımsız hareket edebilen ülkeler, zamanla soykırıma destek treninden inip İsrail’i eleştirmeye başladı. Almanya gibi ülkeler ise İsrail’e destek vermeye ve soykırıma ortak olma utancıyla yaşamaya devam ediyor.
İspanya, İrlanda ve Belçika gibi az sayıda AB üyesi ülke İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının meşru müdafaayı aşıp sivil katliama dönüştüğü konusunda eleştirilerini erken dönemde dile getirip İsrail’e karşı yaptırım talep ettiler. Çatışma uzadıkça ve İsrail saldırıları önce sivil katliamına, ardından soykırıma dönüştükçe İspanya’nın İsrail’e karşı eleştirileri sertleşti. İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, İsrail’i soykırım yapmakla suçlarken İsrail’e silah taşıyan gemilerin........
© Anadolu Ajansı Analiz
