menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sömürgeci tahakkümün beden siyaseti: Gazze'deki şiddet neyi amaçlıyor?

16 1
04.08.2025

Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Yanık, Gazze’de yaşanan insanlık krizinin politik, ahlaki ve felsefi boyutlarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Hafızam beni yanıltmıyorsa ulusal gazetelerden birinde, hala da yazmakta olan, bir köşe yazarı, üç yıl önce Gazze’deki olaylar başladığında bu konunun gündemden çabucak düşeceğini iddia etmişti. Ancak zaman, bu kehanetin yanlışlığını gösterdi. Filistin meselesi sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da gündeminde kalmaya devam ediyor; dahası, zamanla daha da yakıcı bir gerçekliğe dönüşüyor.

Asıl mesele, Filistin meselesinin neden geçmişe nazaran çok daha yoğun biçimde gündemde kaldığıdır. Bu durum, modern aklın sorgulanması açısından Filistinlilerin maruz kaldığı "beden şiddetinin" incelenmesini zaruri kılıyor.

Ekonomik durağanlık, iç politik gerilimler ve bölgesel krizler arasında dahi Filistin’in adı her gün yeniden anılıyor. Ne yazık ki bu artan görünürlük, sevinçle karşılanacak bir durumdan ziyade, derinleşen insanlık dramının bir yansımasıdır. İsrail’in şiddet politikaları, artık yalnızca politik değil, ahlaki ve vicdani düzeyde de dünyanın dikkatini çekiyor. Bir zamanlar İkinci Dünya Savaşı temalı filmlerle Yahudi soykırımına dair kolektif empati inşa eden Batı kültürü, bugün aynı coğrafyadan yükselen başka bir sessiz çığlığa karşı sağır kalmakta zorlanıyor.

1980’li yıllarda televizyon ekranlarına yansıyan o meşum sahne; elleri ters kelepçeli bir Filistinli gencin, İsrailli askerlerce taşlarla kolunun kırılması bir şiddet anı değildi, bilakis “sömürgeleştirilmeye çalışılan bedenin” kamusal infazıydı. Yazar, Frantz Fanon’un ifadesiyle sömürgeleştirilmiş birey, siyasi bir özne olmaktan öte, fiziksel olarak tahakküm altına alınmış bir varlık olarak da var olur. İşte o genç beden, karşımıza bir bireyin değil, kolektif bir kimliğin bastırılması ve acı çekmesinin bir temsili olarak çıkmıştı. Bu görüntü, Batı'nın İsrail’e dair inşa ettiği steril imgenin sarsıldığı, İsrail’in Filistin üzerine geliştirdiği sömürgeci söylemin çatladığı bir eşikti.

Hemen ardından hafızalara kazınan başka bir karede, bir baba, çocuğunu İsrailli askerlerin hedefinden korumak için bedenini siper eder. Bu, Fanon’un “sömürgeci şiddete karşı direnişin en ilkel ama en hakiki biçimi” olarak tanımladığı, bedenin son kaleye........

© Anadolu Ajansı Analiz