menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

FETÖ'nün Amerikan rüyası kabusa mı dönüyor?

7 0
15.07.2025

2015-2018 yılları arasında Anadolu Ajansı (AA) Amerika Temsilciliği yapan gazeteci Ertuğrul Cingil, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in ölümünden sonra örgüt içinde yaşanan iç çatışmaları, finansal krizi ve örgütün ABD'deki etki alanının nasıl giderek daraldığını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Türkiye'nin en ağır sorunlarının başında gelen, binlerce insanımızı kaybettiğimiz, büyük finansal kayıplara neden olan terörle mücadelede tarihi günlerden geçiyoruz. Ülkemizin bütünlüğünü hedef alan milletimizin toplumsal huzuru ve güvenliğini bozan terör örgütü PKK’nın silahlarının yakılmaya başlanmasıyla önemli bir tarihi eşiğe gelindi. Ülkemizin geleceği bakımından dönüm noktası olan bu sürecin parlamentoda atılacak adımlarla devam etmesi bekleniyor.

Türkiye'nin terörle mücadelesinin PKK cephesinde bu tarihi gelişmeler yaşanırken 9 yıl önce bugün demokrasimize ve milletimizin iradesine yönelik hain darbe girişiminde bulunan FETÖ cephesinde de çarpıcı gelişmeler yaşanıyor. Örgütün içinden elebaşı Fetullah Gülen’in en yakın çevresinden yükselen ifşalar bugüne kadar ustaca gizlenmiş gerçekleri bir bir ortaya döküyor.

Gülen’in yeğeni Ebuseleme Gülen ile özel ve mahrem yazışmaları yürüten Osman Şimşek’in ifşaları, liderlik çevresindeki mali ve yönetsel yozlaşmayı gözler önüne serdi. Bu tür iç ifşalar, örgüt üyeleri arasındaki güveni sarsmakta ve çözülme eğilimini derinleştirmektedir.

Ayrıca, 15 Temmuz hain darbe girişiminin kritik ismi Adil Öksüz’ün Gülen’le görüşmeleri ve FETÖ kampındaki faaliyetleriyle ilgili iki örgüt üyesinden gelen itiraflar, hayattayken bu ismi tanımadığını söyleyen örgüt elebaşının inkara dayalı sinsi karakterini ve kendi tabanını nasıl açıkça kandırdığını ortaya koydu. Örgütsel çatışma teorileri, bu tür içsel ifşaların kurumların meşruiyetini hızla aşındırdığını göstermektedir. [1]

Nitekim Gülen’in vefatından sonra ortaya çıkan iki farklı vasiyet, örgütteki kırılmayı daha da derinleştirdi. Miras kavgası, dini motivasyonla hareket ettiğini iddia eden terör örgütünün aslında kişisel çıkarlarla örülü bir menfaat şebekesi olduğunu tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi.

Tüm bu iç gelişmelerin yanı sıra FETÖ'nün merkezi haline gelen ABD'de yaşanan gelişmeler örgütün bu ülkede de etki alanının daralmaya başladığını gösteriyor.

Tüm bunların yanı sıra örgütün örümcek ağına benzeyen yapılanmasında, ABD'deki varlığına ilişkin çok boyutlu bir değişim süreci yaşandığına dikkat çekmek gerekir. Örgütün ABD’deki varlığı uzun yıllar boyunca eğitim kurumları, STK’ler, lobi şirketleri, ticari girişimler ve medya organları gibi çeşitli araçlar aracılığıyla sürdürülmüştür.

Örgüt, ABD'deki en büyük finansal gücünü, sözleşmeli okullar (charter schools) ağından sağladığı kaynaklar, bağışlar ve 40'ın üzerinde eyalete yayılmış olan irili ufaklı vakıf ve STK’larla sağlamaktadır.

Ancak post-Gülen dönemde, bu yapıların zaten son yıllarda girdikleri daralma sürecinin hızlanması beklenmektedir. Bağışların azalması, kamu desteklerinin daralması ve H1-B vizesi gibi programlarla ABD'ye taşınan insan kaynağının zayıflaması, örgütün kurumsal kapasitesini ciddi biçimde zayıflama yolunda olduğunu göstermektedir.

Kar amacı gütmeyen bağımsız gazetecilik kuruluşu ProPublic internet sitesinin verileri siyasetten kültüre, ticaretten eğitime kadar 100’ün üzerinde FETÖ örgütünün kuruluşlarının gelirlerinde ciddi düşüşlere işaret etmektedir.

FETÖ’nün yüksek bütçeye sahip kurumlarından biri olarak Niagara Foundation 2015’te 1 milyon 150 bin dolar gelire sahipken 2024’te yüzde 90’lık........

© Anadolu Ajansı Analiz