DÜŞÜNCE ALGI OLGU FARKI!
Konuşulan dil, insan topluluklarının yüzyıllar boyunca yarattıkları bir olgu ve bu sürecin sonucu oluşan bir iletişim aracıdır.
Konuşulan dilin anlaşılması ise, eğitim ile olur.
Aile, yeni doğan çocuğuna dilini sözcükler ile öğretmeye başlar, hareketler ve tavırlar ile de sözcükler bir anlam kazanır.
Bu öğrenme, zamanla beyin ve bütün vücutta bir karşılık bulur.
Kişilerin aileden öğrendiği "Anadili" ile daha sonra öğrendiği yeni bir dilin algılamasındaki fark da, sözcüklerin beyinde oluşturdukları anlam ve karşılıklar ile ilgilidir.
O yüzdendir, bazı kişilerin konuşmasının çok anlamlı olması, bazılarının ise içtenlikten uzak, sadece ağızdan çıkıyor olmasıdır.
İnsanların, anadili ve gerçekten kavrayarak öğrediği dilin sözcüklerini yerli yerinde ve vurguları ile konuşması, konuşmaya bir anlam kattığı gibi, sadece sözcüklerin vurguları yapılmadan seslendirilmesi iletişimden çok, karşı tarafa sözcüklerin aktarılmasından başka bir şey değildir.
Bu da nereden çıktı diyenlerin sorusuna yanıta gelince; günümüzde her türlü bilgiye ulaşmak kolay ve ulaşılabilir olmuştur.
Ancak, bir konuşma içinde kullanılan sözcüklerin vurguları ve ses tonu, konuşmanın anlamını bir kat daha arttırır.
Gerek anadili dışında yeni bir dili yeni konuşmaya başlamış birinin konuşması; bir kağıttan ya da prontırdan okunan sözcüklerin anlamlarının çok da bilinmemesinden, anlaşılmamasından kaynaklanan iletişim karşı taraf için çoğu zaman bir anlam taşımaz. Çünkü, sözcüklerin anlamı karşı taraf da yarattığı algı ve anlaşılırlıkla bir anlam........
© Akdeniz Gerçek
