BAŞI ALIP NEREYE GİDİLİR Kİ!..
Gelişmiş bir ülke ve toplum olmakla, olmamak arasındaki fark, toplumun ve aydınlarının konulara ve olaylara yaklaşım biçimidir.
Bir toplumu, milleti ve de devleti tek başına soyut birer kavram haline getiremeyiz, bunların bir canı ve kanı vardır.
Dünyada az gelişmiş toplumlarda insanın en kötü tarafı hazır bulduğu her şeyi hovardaca harcaması ve ona saygı duymamasıdır. Emek ve para vermediği her şeyin kendisi için bedava sanması ve onun için verilen savaşını bilmemesi ve görmezlikten gelmesidir.
Bir kısım sözler ve deyimler gerçekten çok değerlidir.
Örneğin, "Zamanın ruhu vardır"!...
İnsanların inançları, sorgulanmayan bir şeydir; o, öyle kabul edilir ve gereği yapılarak yaşanır.
Bir de bu konuya daha geniş çerçeveden bakmak vardır; o da bilimsel ve gerçekçi bakış açısıdır.
"Zamanın ruhu vardır" sözü, soyut kavramları ifade eder ve bunun da gerçekçi açıklaması da felsefi yapılır; elbetteki bir çok kişi de bunu akide, iman ve itikat'a bağlı olarak yapabilir.
Ben burada konuya felsefi açıdan yaklaşmak istiyorum, ki düşünce sistemime daha uygun olduğu için.
Bir toplumda elbette ki herkesin özgürce bir fikrinin olması doğaldır ancak, unutulmaması gereken şey ise binlerin, milyonların yaşadığı yerlerde bir takım ortak nokta ve paydaların olmasıdır.
Ne zaman Dünya'da bir kargaşa ve kaos olsa, hep çocukluğunda radyodan methini duyduğum, hatta dünyanın merkezi sandığım BEYRUT........
© Akdeniz Gerçek
