menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

AH DEVLETİM VAH DEVLETİM!..

17 7
23.06.2025

Biz küçükken köyde, kasabada bir yakını ölenı ya da ağır hasta olanı ne zaman görsek ana, baba, hala, teyze vb sözler ile "ah anam, vah teyzem" diye ağıtlar yakıp, iki gözü iki çeşme ciğeri parçalanırcasına ağladığını, üzüldüğünü görür, üzülürdük.

Bu günler ömrünü devlete, kamuya, denetime ve kamu yönetimine harcamış, adamış bir kişi için yazılan bir kitap okuyorum.

Birlikte çalıştıkları kurumlardan, sosyal ve siyasal süreçlerden birlikte mücadele ettikleri dostlarının yazdıklarını okuyorum.

Sonra Osmanlı'nın son dönemleri, işgal yılları ve kurtuluş savaşı, TBMM'nin açılışı, Cumhuriyetin kurulması/ ilanı, devrimler gözümün önünden geçiyor birer birer.

Her ne kadar İşgal güçleri Sakarya'da, Dumlupınar'da yenilseler ve 9 Eylül 1922'de İzmir'den kovulsalar da; Padişah Vahdettin'in görevlendirdiği Sadrazam Damat Ferit Paşa ve heyetinin 10 Ağustos 1920'de, 1'inci Dünya Savaşı'nın mağluplarından (İttifak Devletlerinden) Osmanlı İmparatorluğu ile, savaşın galipleri (İtilaf Devletleri) arasında imzalanan antlaşmayı yürürlükte tutmak isterler.

Millî Mücadele (1919-1922) zaferle sona ermiştir düşman yurttan kovulmuştur ama taraflar arasında da bir antlaşmanın olması gerekmektedir.

TBMM ve Mustafa Kemal Paşa'nın (Atatürk) görevlendirdiği heyet İsviçre'nin Lozan Şehrinde Şubat 1923'te görüşmelere başlar, ancak Türk Heyeti istediği sonucu alamayınca görüşmelere ara verilir ve ikinci tur görüşmelerde 24 Temmuz 1923'de, Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasal ve ekonomik bağımsızlığını........

© Akdeniz Gerçek