Kurtlar Sofrası Bir Kez Daha Kuruldu
Askeri darbeyle 8 Aralık 2024'te Damascus-Şam'ı ele geçiren, Beşar Esad'ın Rusya'ya kaçmasına yol açan ve kendini Suriye Devlet Başkanı ilan eden Ahmed el-Şara'nın 25 Eylül'de New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılacağı ve yıllar sonra ilk kez bir Suriye devlet başkanının toplantıya katılıp konuşma yapacağı öğrenildi...
İsrail Başbakanı Netanyahu'nun da aynı gün New York'a inmesi ve ertesi gün BM Genel Kurulu'na hitap etmesi bekleniyor.
ABD Başkanı Donald Trump Ahmed el-Şara'nın İsrail'le bir Abraham anlaşması yapmasını arzuluyor...
Ahmed eş-Şara, Al Majalla tarafından kendisine yöneltilen bir soruya verdiği yanıtta ülkesinin stratejisinin "sorunları çözmek ve anlaşmazlıkları gidermek" olduğunu söyledi.
Şara, İsrail ile Suriye arasındaki koşulların diğer Arap ülkeleriyle farklı olduğu için İbrahim (Abraham) Anlaşmaları'nın Suriye için uygun olmayacağını söyledi...Şara, "Anlaşmalar, İsrail ile anlaşmazlık yaşamayan ve komşu olmayan Arap ülkeleri arasında yapıldı. Suriye'nin durumu farklı. İşgal altındaki Golan Tepeleri var" diyerek İbrahim Anlaşmaları'nın Suriye'de tekrarlanmasının mümkün olmadığını vurguladı.
24 Ağustos Pazar günü öğleden sonra Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi, Arap ülkeleri ve Suriye medyasından aralarında gazeteci Aliye Mansur'un da bulunduğu bir heyeti kabul eden Şara, katılımcıların Suriye'deki durumun yanı sıra, ülkesinin komşularıyla ve dünya ile ilişkileri hakkındaki sorularını yanıtladı.
ABD'nin 1979 yılından bu yana Suriye'ye yaptırımlar uyguladığına, ancak şu anda ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikler (BAE), Katar, Ürdün ve Avrupa ülkeleriyle iyi ilişkiler kurduklarını söyleyen Ahmed eş-Şara, "Suriye'yi bölmeyi amaçlayan hiçbir politika başarılı olamaz. Golan Tepeleri 1967'den beri işgal altında ve bu işgal kimse tarafından tanınmıyor. Arap ülkeleri, bölge ülkeleri ya da uluslararası taraflardan destek görmüyor. Çünkü ülkeler, yayılma politikasına karşılar ve devletlerin birliğini, uluslararası sınırlarını korumak istiyorlar" dedi...
Şara, Süveydalıların çoğunun Şam'a sadık olduğunu ve son olaylarda "İsrail ile iş birliği yapan küçük bir azınlığın kargaşa çıkardığını" belirterek, "Orada eski rejimin subaylarının ve uyuşturucu kaçakçılarının olduğu askeri güçler var" ifadesini kullandı.Dürziler ve Bedevi aşiretleri arasında çatışmalar yaşandığını, tüm tarafların hatalar yaptığını, güvenlik güçlerinin müdahale ettiğini ve belki de bazı hatalar yapıldığını ifade eden Şara, sorunların sabırla çözülmesi, Dürziler ve Bedevi aşiretler arasındaki ilişkilerin yeniden kurulması ve uzlaşıya varılması için çalışılması gerektiğini vurguladı. Şara, "İsrail'in desteğiyle bölünme önerileri ise gerçekçi değildir. Süveyda halkı Suriye tarihi boyunca onurlu bir tutum sergilemiştir. Belirli bir grubun tutumu herkesi temsil etmez" şeklinde konuştu.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki duruma da değinen SDG ile Kürtler arasında ayrım yapan Şara, Kürtleri ve önceki on yıllarda alınan bazı önlemler nedeniyle çektikleri acıları anladığını söyledi.
Hedefin Kürtlerin hakları olması durumunda, bu hakların anayasada güvence altına alınacağı için kan dökülmesine gerek olmadığının altını çizen Şara, ancak kotaların da kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Şara, SDG lideri Mazlum Abdi ile 10 Mart'ta imzaladıkları ve diyalog için referans teşkil eden anlaşmaya atıfla, "uluslararası arabuluculuk ve anlayışa doğru ilerlemeden" bahsetti.
Bir soruya verdiği yanıtta Şara, Suriye yasalarının 107 sayılı yasa ve Yerel Yönetim Bakanlığı ile bir ölçüde adem-i merkeziyetçi olduğunu, ancak önemli olanın federalizm veya adem-i merkeziyetçiliği tanımlamak olduğunu söyledi.
Şara, "Eğer bu bölünme anlamına geliyorsa, kabul edilemez. Suriye birleşmek istiyor mu? Merkezi bir yönetim istiyor mu? Coğrafi yapısı buna izin veriyor mu? Halk buna razı mı? Konumu tüm bu soruların yanıtları belirliyor" ifadelerini kullandı.
Şara, SDG ve Dürzilerle yaşanan gerilime "çatışmasız çözüm umduğunu" söyledi, "Sahadan gelen sinyallerin SDG ile müzakere süreciyle uyumlu olmadığını" da belirtti.
Ahmed Şara ülkenin birliğini sağlamaya uğraştıklarını ve bunu "çatışmasız" yapmak istediklerini söyledi. Suriye'nin kuzeyi ve doğusunda geniş alanları kontrol eden Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile devam eden müzakerelere değinen Şara, entegrasyon sürecinin bir askeri çatışma yaşanmadan tamamlanmasını umduğunu belirtti.
Şara, Suriye'nin parçalanmasını bekleyenlerin "hayal gördüğünü" de söyledi, topraklarının hiçbir parçasından vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Şara İsrail'den destek bekleyen Dürzi grupları da eleştirdi. Süveyda'daki gerilime dair "Önümüzde hâlâ Suriye'yi birleştirme mücadelesi var" diyen Şara, "Bu kan veya askeri güçle olmamalı... Bunun yerine anlayış ile gerçekleşmeli çünkü Suriye savaştan yoruldu" ifadelerini de kullandı.
SDG komutanı Mazlum Abdi ve Şara, 10 Mart'ta SDG'nin merkezi yönetime katılımını öngören bir anlaşmaya imza atmıştı. Yıl sonuna kadar hayata geçirilmesi hedeflenen anlaşma, SDG kontrolündeki petrol tesisleri ve sınır kapıları gibi yapıların Şam'a devredilmesini ayrıca Kürt savaşçıların merkezi orduya katılımını öngörüyordu...
Sahadaki gelişmelerin bu hedefle uyumlu olmadığını belirten Şara, "Sahada bazen, müzakerelerde söylediklerinin tam tersi sinyaller alıyoruz" ifadelerini kullandı.Anlaşmazlıkların barışçıl yöntemlerle çözülmesini istediğini söyleyen Şara, "(Türkiye ve ABD) barışçıl bir çözüm için çabalıyorlar. Umarım bir anlaşmazlığa sürüklenmeyiz. Birkaç ayda çözeceğimizi umuyorum" dedi.
Ağustos ayında SDG militanlarının hem merkezi ordu hem de Türkiye destekli silahlı gruplarla çatışmaya girdiği birden fazla olay rapor edilmişti. Şam ve SDG arasında Paris'te yapılması planlanan görüşmeler de önce ertelenmiş, ardından Rojava'da ademimerkeziyetçi bir anayasa çağrısı yapılan konferans gerekçe gösterilerek Şara hükümeti tarafından iptal edilmişti.
Suriye Demokratik Güçleri (SGD) farklı gruplardan oluşan ancak omurgasını Kürt savaşçıların oluşturduğu yapıdır. IŞİD'le mücadele amacıyla kurulmuştur. Suriye'de SDG'nin omurgasını Kürt savaşçılar oluştururken, Suriyeli olmayıp komşu ülkelerden SDG'ye katılanların sayısı yaklaşık bin savaşçıdır...
ABD ve Türkiye 10 Mart mutabakatını desteklediklerini açıklamıştı. Daha önce ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da entegrasyon sürecinde isteksiz davrananın SDG olduğunu söylemiş, "tek ordu, tek Suriye" ilkesinden yana olduğunu ifade etmişti.
Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin El Seleme'yi Ankara'da ağırlayan Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, SDG'nin yaklaşımını daha fazla "tolere etmekte zorlandıklarını" söylemişti. Fidan, konuk Bakan ile ortak basın toplantısında şu ifadeleri kullanmıştı:
"Bu noktada artık tolere etmekte zorlandığımız gelişmeleri görmeye başlıyoruz. Halihazırda Türkiye'den Irak'tan, İran'dan Avrupa'dan gelen örgüt üyelerinin Suriye'yi terk etmediğini görüyoruz, örgütün ne 10 Mart'tan sonra ne Türkiye'de yürüyen süreçten sonra Suriye'de herhangi bir olumlu manada güven telkin edici, silahlı hareketteki tehdidi ortadan kaldırdığını ifade eden bir gelişmeyi de görmüyoruz. Tam tersine bütün süreçleri gerek Şam'daki süreçleri gerek Ankara'daki süreçleri örgütün ömrünü uzatmak ve ortaya çıkacak muhtemel bir krizde faydayı maksimize etmek için bir bekleyiş içerisinde olduğunu görüyoruz."
IŞİD'le mücadeleye destek için 2014'te Türkiye, Irak ve İran'dan Suriye'ye gelen PKK'lıların, Suriyeli Kürtlerin yeni Şam yönetimi ile devam eden müzakereleri kapsamında Suriye'den ayrılmaları bekleniyor.
SDG komutanı Mazlum Abdi, Beşar Esad'ın devrilmesinden sonra, "Suriyelilerin sorunlarını kendi aralarında çözmeleri gerekiyor. Savaşımızda bize yardımcı olan savaşçıların başları dik şekilde kendi bölgelerine dönmesinin zamanı gelmiştir" demişti. Abdi, Türkiye'de ilerlemekte olan yeni çözüm süreci kapsamında PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yaptığı silah bırakma çağrısının kendilerini ilgilendirmediğini belirtirken, aksine bunun Türkiye ile yeni bir diyalog imkânı yaratmasını umduğunu ifade etmişti. PKK'nın silah bırakma kararı sonrasında Mazlum Abdi, "PKK yüzünden Türkiye bizim bölgelerimize saldırıyor" diyerek bu gelişmenin Türkiye'yi kendi varlıklarına ikna etmeye yarayabileceğini söylemişti.
Suriye'de silah tekelinin Şam'a ait olması gerektiğini savunan Türkiye ise yeni yönetimle askeri iş birliğini geliştirmenin yollarını arıyor. Türkiye Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Suriyeli mevkidaşı Ebu Kasra ile "Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası"na imza attı. Suriye'nin savunma kabiliyetlerinin güçlendirilmesini öngören anlaşmanın SDG üzerinde baskıyı artıracağı yorumları yapılıyor.
SDG Sözcüsü Farhad Şami, "Silahsızlanma bizim için kırmızı çizgidir. İlkelerimizden taviz vermiyoruz" açıklamasını yapmıştı. Suriye'de güçlü bir yerel yönetim yapısını savunan ve devletin resmi adı olan Suriye Arap Cumhuriyeti'nden "Arap" kelimesinin çıkarılması isteyen SDG, özellikle Alevi ve Dürzi toplulukların maruz kaldığı saldırıları hatırlatarak "silah bırakmayacaklarını" söylüyor. SDG Sözcüsü Farhad Şami "Silahsızlanma bizim için kırmızı çizgidir. İlkelerimizden taviz vermiyoruz" dedi. Bu ay başında İstanbul merkezli Yeni Yaşam gazetesine röportaj veren Mazlum Abdi de "(Suriye) Baas rejimi dönemindeki gibi merkezi ve totaliter olmaz. Ademimerkeziyetçi bir Suriye olmalı. Suriye'deki tüm iller yerel yönetimler aracılığıyla kendilerini yönetebilmelidir" sözleriyle taleplerini bir kez daha yineledi. Abdi ülkenin 1961'den beri kullanılan resmî adının etnik gerçekliği yansıtmadığını belirterek, "Bu ad Suriye'nin gerçekliğini yansıtmamaktadır. Arap kelimesi kaldırılmalıdır. Suriye yalnızca Araplara ait değildir. Tüm gruplara aittir. Suriye'de böyle köklü değişiklikler yapılmalı" ifadelerini kullanmıştı.
Öte yandan, Süveyda'da öz yönetim talebiyle sokağa çıkan ve İsrail bayrakları taşıyan binlerce kişi Şam yönetimine tepki göstermişti.
Önemli bir Dürzi nüfusa ev sahipliği yapan İsrail, Süveyda'daki çatışmalar üzerine azınlık topluluğunu korumayı hedeflediğini iddia ederek Suriye ordusuna yönelik hava saldırıları düzenlemişti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'ne göre Süveyda'daki protestoların ardından silahlı Sünni gruplar ise yakınlardaki Rakham kasabında toplandı, ayrılıkçı taleplere tepki gösterdi. Ellerinde silahlarla bir araya gelen kalabalık, Suriye'nin bölünmesine karşı koyacakları tehdidinde bulundu.
Silahlı Sünni gruplar Süveyda kentinde........
© Akdeniz Gerçek
