menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

12 milyon Türkiye Alevisi Laikliğin Anayasa Güvencesinde olmasını istiyor!

12 1
10.10.2025

40 bin Alevinin öldürüldüğü 1514 Doğu Anadolu soykırımı bugün bile kitaplara konu olmaya devam ediyor...

Zülfü Livaneli:

"Alevi toplulukları üzerinde her yüzyılda çok büyük baskılar uygulanmış, kitle halinde öldürülmüşlerdir. Kadın erkek eşitliğine inanmaları, kadınlarını çarşaf ve peçe altında saklamamaları da çeşitli iftiralarla karşılaşmalarına neden olmuştur. Anadolu’daki Sünni Müslümanlar Aleviler’i ahlaksızlıkla, ensest ilişkilerle suçlamışlar ve bu söylentiler Alevilik karşıtı bir propagandanın aracı olarak kullanmışlardır. Oysa Alevi ahlakının temel ilkesi; “eline, diline, beline sahip olmak”tır.Aleviler Kurtuluş Savaşını'da Cumhuriyeti de destekledi. Anadolu’da bir direniş hareketi öğütleyen Mustafa Kemal Atatürk, Hacı Bektaş’a vekalet eden manevi liderden destek aldı. Cumhuriyet döneminde Aleviler, laikliğin, Atatürk reformlarının, kadın haklarının, çağdaş yaşam biçiminin ve daha sonra da sosyal demokrat hareketlerin yanında yer aldı...(...) ALEVİLERİN toplu ibadetlerine ‘cem ayini’ denilmektedir. Bu törenlerde insanlar birbirlerinin yüzlerini görecek biçimde, daireler oluşturarak otururlar. Camide namaz kılan Müslümanların birbirinin arkasına sıralanması ve önündekinin sırtını görmesi Alevi anlayışına uygun değildir. Bu yüzden kutsal sayılan kadın ve erkek yüzleri birbirini görebilmelidir. Cem töreni dini lider ‘dede’ tarafından yönetilir. Dedeler genellikle saz çalarlar. Saz Türklerin Orta Asya’dan getirdikleri ‘kopuz’ denilen çalgının gelişmiş biçimidir. Uzun saplı bir telli enstrümandır. Bu çalgı eşliğinde eski ozanların şiirleri seslendirilir, Muhammed’e, Ali’ye ve 12 İmam’a dua edilir, topluma öğütler verilir. Törenin belli bir bölümünde kadın ve erkekler birlikte ‘semah’ denilen dansı yaparlar. Bu dans, turna kuşunun hareketlerini andırması bakımından ilginçtir. Alevilikteki ruhun göçü ve başka bedene girmesi ‘reenkarnasyon’ inancına göre bu ruhları taşıyan kuş, turnadır. Turna bir çeşit kutsal kuştur. Çünkü en yükseklerde uçar ve ruh göçünün taşıyıcılığını yapar. Turna Semahı da bunu anlatan bir rakstır. Cem törenlerinden bazılarında ben de bulundum. Özellikle Doğu Anadolu’daki Keşiş Dağları doruklarında, modern dünyayla pek az ilişkisi olan karlarla kaplı Hınzoru köyündeki cem töreni, geçmiş yüzyıllardan bu yana pek az değişiklik göstermiş olabilir. Cemin en ilginç bölümlerinden birisi ‘özünü dara çekmek’ (kendini dar ağacına asmak) olarak adlandırılan öz eleştiri töreniydi. Suç işlemiş bir kişi toplumun önüne çıkarak bu suçunu itiraf ediyor ve sonra dede tarafından kendisine bir ceza veriliyordu. Kiliselerdeki günah çıkarmayı hatırlatan bu gelenek, her bireyin kendi kendisiyle hesaplaşması sonucunu doğuruyordu. Verilen cezalar genellikle toplum yararına yiyecek temini gibi cezalardı. Daha önce de belirttiğim gibi insan öldürme ve cinsel suçlar kesinlikle bağışlanmıyor o kişi toplum dışı olarak ilan ediliyordu. Cemin bir başka bölümünde birbiriyle çözemedikleri sorunları olanlar, bu sorunları dedenin ve toplumun önüne taşıyorlardı. Birbirleri aleyhinde yaptıkları şikayetler, köyün tanıklığı ve dedenin kararıyla çözümleniyordu. Alevi inancının en önemli kurumlarından birisi “müsahip” geleneğidir. İki insan birbirinin müsahibi olunca, ölene kadar bir çok yükümlülükler üstlenir. Müsahip kurumu insanlar arasındaki arkadaşlığı pekiştiren ve toplumda dayanışmayı artıran bir işleve sahiptir. Fransa Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nden antropolog Altan Gökalp, bu kurumu Fransız İhtilali’nden Saint Juste’ün oluşturduğu mahalle dayanışması fikrine benzetmektedir. Anadolu Aleviliği Ali ve onun soyundan gelenleri kutsal sayar. Bu yüzden çoğu zaman İran’daki Ali taraftarı Şii’lerle karıştırılırlar. Oysa Alevilik, Şiilik’ten çok farklı bir şeydir. İran’daki Şii yönetiminin katı din kurallarına sahip olduğunu ve camilerde namaz kılmak gibi dini ibadete çok bağlı bulunduğunu, kadınların kapalı gezdiğini ve alkol kullanmanın yasak edildiğini biliyoruz. Oysa daha önce de belirttiğimiz gibi Alevilerde bunların hiçbiri yoktur. Aleviler öncelikle kutsal kitap Kuran’ın bugünkü biçimine inanmazlar. Onlara göre, içinde çokça Ali’den bahsedilen gerçek Kuran yazılmamış, daha sonra da üçüncü halife Osman tarafından yazılan Kuran ise Muhammet ve Ali düşmanlarının istedikleri gibi manipüle edilmiş, bir çok yeri değiştirilmiştir,"demişti...

Padişah 2. Abdülhamid :"Kullarım arasında en geri kalmış olanlar Müslümanlardır. Okuma yazma bilmezler. Çünkü bu yazı çok zordur. Dokuz yılda öğrenilir."

YAŞAR KEMAL:

"Mustafa Kemal, kendine dönüşü bir yöntem olarak almış. Mustafa Kemal gelmeseydi, Yunus Emre’yi çok zor keşfederdik. Karacaoğlan’ı, Köroğlu’su güme giderdi. İstanbul’la sınırlı taklit kültür, halkı etkileyememişti. Oysa şimdi durum........

© Akdeniz Gerçek