menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyasette psikolojiyi kullanan kazanır

13 32
19.08.2025

AKP geçen hafta 24'üncü yaşını çeşitli etkinliklerle kutladı. Kutlama programı, "24 Yılın Hikayesi Birlik ve Kardeşliğin Türkiye’si sloganıyla gerçekleşti. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde "Erdemliler Hareketi" tarafından 2001'de kurulan ve bugüne kadar girdiği tüm genel seçimlerde birinci olan AK Parti siyaset sahnesinde 24 yılı geride bıraktı. Genç kuşaklar 2002' den bu yana başka iktidar yüzü görmediler, Erdoğan'ın dışında siyasi lider tanımadılar.

Erdoğan ve AK Parti'nin bu başarısı ile ilgili sıkça sorulan bir soru vardır:

"Bir lider ya da siyasi yapı, halkın önemli bir kesimini nasıl bu kadar güçlü bir duygusal bağla kendine bağlar ve bu bağlılığı nasıl rasyonel sorgulamanın önüne geçirir? Erdoğan ve AK Parti bunu nasıl başardı?"

Erdoğan'ın ve AK Parti'nin bu başarısının nedenlerini Psikolog Dr. Nil Gönce'ye sordum. Gönce uzun uzadıya izah etti bu başarının nedenlerini. "Çünkü seçmeni önce kendine bağladı. Bir duygusal hikâye yazdı. Bu hikâyede kendilerini kurtarıcı, halkı mazlum yaptılar. Gerçekleri eğip bükerek duyguya hitap ettiler. Seçmenin aklını değil, kimliğini hedef aldılar. Böylece seçmen, aklına aykırı olanı reddetmeyi değil, inancına aykırı olana tepki göstermeyi öğrendi." şeklinde yanıt verdi.

Siyasette psikolojiyi kullanmanın önemini vurguladı." SİYASETTE PSİKOLOJİ İYİ KULLANAN KAZANIR" dedi.

"Ortada güçlü bir lider olmadıkça seçmen “mevcut liderden iyisi yok” algısıyla davranır." diyen Dr. Gönce, "Bu, yalnızca siyasi değil; siyasal psikoloji, kurum mühendisliği, medya manipülasyonu ve sosyal kontrol araçlarının birlikte çalıştığı bir düzendir" şeklinde değerlendirmede bulundu. Bu çerçevede ülkemiz siyasetini psikolojik açıdan analiz etti.

Psikolog Dr. Gönce'nin anlattıkları üzerinde düşündüm. Erdoğan’ın ve AK Parti'nin uzun iktidar sürecinde halkın duygularına, kimliklerine, korkularına ve aidiyetlerine hitap etmek için başarılı bir şekilde kullandığı çeşitli siyasal sembol ve stratejileri hatırladım.

Örneğin, başörtüsü "28 Şubat mağduriyeti”, yasaklara karşı direniş" söylemiyle kullanıldı. İslami kimlik özgürlüğün simgesi haline getirildi. Cuma namazları, dua sahneleri, Kur'an ayetleri, “ümmet" vurgusu ile dini meşruiyet üretildi.

"Yeni Osmanlıcılık" söylemiyle tarihsel büyüklük ideali kullanıldı. Saray, tuğra, ecdat gibi semboller öne çıkarıldı. Osmanlının torunları algısı yaratıldı. Kudüs, ümmet üzerinden........

© Akdeniz Gerçek