Bayramda Antalya'nın cennet köşesi ilçelerinin birinde tekne gezisine çıktım. Teknedekler ağırlıklı olarak gençlerdi. Tümünün keyifleri yerindeydi. Şarkılar, türküler, kahkahalar, espriler. tatlı atışmalar havada uçuşuyordu. Ülkenin gündeminde olan yakıcı sorunlar sanki ilgilendirmiyordu onları. Ekonomik kriz, pahalılık, işsizlik, baskılar vs. umurlarında değildi sanki. Hayatın tadını çıkarıyorlardı. Genç olmanın tadına varıyorlardı.

Bir köşede oturup, kâh gençleri, kâh denizi ve teknenin oluşturduğu dalgaları hayranlıkla izlerken yanıma genç bir kız oturdu. Grubun en genciydi. Omuzlarından aşağı dökülen koyu siyah saçları, pırıltılı simsiyah gözleri ile tam bir Türk güzeliydi. Gezinin tadını en çok çıkaran, en çok şen kahkahalar atan.. Dışarıdan baktığında dünyayı umursamayan Z kuşağı tiplerindendi. Kendisiyle sohbete koyulduğumda ise yanıldığımı gördüm. Dünyayı da umursuyordu, ülkenin yakıcı sorunlarını da. Gelişmelerin farkındaydı ve ülkenin geleceğinden kaygı duyuyordu. Duygu yüklüydü. Öfke yüklüydü.

Siyasetle ilgilenip, ilgilenmediğini, kendisini nasıl tanımladığını sorduğum da tereddüt etmeden " Atatürkçüyüm" dedi. Seçimlerde CHP'ye oy verdiğini, ancak CHP'nin de eleştirdiği yönleri olduğunu, babasının ise öteden beri sıkı bir CHP'li olduğunu söyledi. Hiç sıcak bakmadığı partileri sıraladı. Konuştukça, ülke sorunlarıyla ne denli ilgilendiğini ve gelişmeleri nasıl yakından izlediğini gördüm.. Sohbetimize........

© Akdeniz Gerçek