Kadınlara cuma namazının farz olmadığının Kur'an'daki delilleri (2)
Cuma namazının kadınlara farz olmamasını, Cuma Suresindeki ilgili ayetler üzerinden ve kadınların aile geçimini temin etme konusunda muaf tutulduklarına dair ayetler bağlamında ele almaya çalışacağız.
“Erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdırlar; çünkü Allah, insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar.” (Nisa 4/34)
Ayette, “er-ricâlu kavvâmûne alâ’n-nisâ’i" geçmektedir. Meali: “Erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdır.” Burada geçen “er-ricâl”, erkekler manasına gelir. “Kavvâmûn” ise yöneten, sorumluluk taşıyan, koruyup gözeten kimseler anlamına gelir. Ayetteki “alâ’n-nisâ’i” ise “kadınlar üzerine” anlamına gelmektedir. Yani ayette “erkeklerin kadınlar üzerinde” kavvâm olduğu açıkça vurgulanmıştır. Arapça’daki "alâ" edatı, üstünlük / yöneticilik / sorumluluk gibi anlam ilişkilerini doğrudan kurar.
Bu ayet, erkeklerin kavvâm olduğu ve kadınlar üzerinde sorumluluğa sahip oldukları yönünde çok net bir nasstır. Bu ayet, “yalnızca evli erkekler” veya “yalnızca bekar erkekler” diye bir ibare belirtmediğinden mutlak anlamda “erkekleri” (er-ricâlu) konu almaktadır. “Bimâ enfekû min emvâlihim” yani “Mallarıyla infak etmeleri sebebiyle” ifadesi, evlilikten bağımsızdır. Yani erkek, mal sahibi olmak ve ailesi için bu malını harcama yükümlülüğünü taşımakla sorumlu yaratılmıştır. Kavvâm olmanın temeli evlilik değil, rızık temin etme yükümlülüğüdür.
Ayette erkeğin “kavvâm (yönetici, koruyucu, gözetici) oluşu iki sebebe dayandırılır:
Yani, erkek kadın üzerine kavvâm olmakla yükümlüdür, çünkü rızık temin etme yükümlülüğü ondadır. Bu ayet, kavvam olan erkeğe maddî yükümlülüğü farz kılar, Kadına ise böyle bir yükümlülük/farziyet vermez.
Burada erkeklerin kadınlar üzerinde yönetici, koruyucu, geçim sağlayıcı yani kavvam olmalarının gerekçesi, kadınlara yönelik maddi sorumluluklarıdır. Kadınlara ise böyle bir maddi sorumluluk/farziyet yüklenmemektedir. Ayette geçen erkeklerin yükümlülüğünü bildiren “vebimâ enfekû min emvâlihim” sözü “ve çünkü mallarından harcarlar” anlamına gelmektedir.
Allah, Erkeklerin kavvam oluşlarını âyette, Allah'ın üstün kılması ve mallarından harcamaları nedenine bağladı. Ayete göre erkeklerin, kadınları üzerindeki yöneticilik ve geçim sorumluluğu (kavvamiyeti) özellikle mallarından harcamalarına/rızık temin etmesine bağlanıyor. Erkeklerin kadınları geçindirme görevi Allah katında farz olmasaydı eğer, Allah ayette “çünkü onlar mallarından harcarlar” gibi bir gerekçe belirtmezdi.
Ayet "çünkü mallarından harcarlar" (vebimâ enfekû min emvâlihim) diyerek, kavvâmiyetin sebebini doğrudan bu harcamaya bağlamıştır. Bu da gösterir ki, erkeğin rızık temin etmesi erkeğin kadın üzerindeki kavvâmiyetinin şartı ve yükümlülüğüdür. Mallardan harcama farziyetinin kadına değilde erkeğe yönelik olması hakikatine itiraz için, “erkekler mallarından harcamasa bile yine de tam ve hakiki kavvâm olur” demek, ayetin gerekçelendirme sistemini göz ardı etmek olur. Halbuki, ayete göre erkek mallarından harcama sorumluluğundan/ farziyetinden dolayı kavvam olmaktadır. Yani erkeğin, kadın için mallarından harcama yani rızık temin etme farziyeti olduğu açıkça ayette gösterilmektedir.
Bu anlattıklarımızı şöyle de düşünebiliriz:
Bir okul müdürü talebelerine hitaben, "Sizler talebesiniz, çünkü derslere girersiniz" dediğini varsayalım. Bu cümlede kastedilen şey, talebe olmanın zorunlu şartı derse girmektir. İşte aynen bu şekilde, Allah âyette bizlere erkeklerin kavvam olduğunu, “çünkü mallarından harcarlar” diyerek, kavvam olmanın zorunlu şartı mallarından harcamaları olduğunu vurgular. Bu da, kavvam olması gereği erkeklerin kadınlar için mallarından harcamasının farz olduğunu gösterir.
Kadınlarda dilerse, erkekler gibi helal-haram çizgisine riayet ederek çalışabilir. Kadınların ailesinin geçimini sağlama ve rızık arama (kazanma) sorumluluğu/farziyeti olmadığından bir kadın çalıştığında aldığı maaşı eşine verme zorunluluğu yoktur. Çünkü ailesine yani eşine ve çocuklarına bakmak için rızık temin etme/rızık arama farziyeti erkeğe aittir. Kadınların ise eşine, çocuklara bakma yani aile fertlerinin rızık teminini sağlama mecburiyeti/farziyeti yoktur.
Nisa/34’deki ailesinin geçimini temin etme ve rızık arama farziyetinin kadınlarda değil de, erkeklerde olduğu hakikatini destekleyen Kur'an'daki başka ayetlere birlikte bakalım.
Emzirmeyi tamamlatmak isteyen (baba) için, anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirler. Onların (annelerin) örfe uygun olarak beslenmesi ve giyimi babaya aittir. (Bakara 2:233)
Ayette, emziren anneye çocuğu için fiziksel bir sorumluluk verilir, lakin annenin rızkını, giyeceğini, geçimini sağlamak, çocuğun babasının sorumluluğudur. Yani ayet burada annenin çalışarak kendi geçimini sağlamasını, bir gelir elde etmesini emretmiyor ya da çalışması gerektiğini belirtmiyor. Kadının yiyecek ve giyecek gibi temel ihtiyaçlarının eşi olan erkek tarafından karşılanmasını emretmektedir.
Yiyecek ve giyeceği temin etmek kadının farziyeti değildir, çocuğun babasının farziyetidir. Bu durum, Kur’an’ın ailede ekonomik yükümlülüğü babaya yüklediğini gösteren çok önemli bir delildir. Bu ayette rızık temin etme yükümlülüğü açıkça ve doğrudan babaya verilmiştir. Kadına ise böyle bir yükümlülük verilmemiştir. Bu ayet, erkeklerin aile geçimini temin etme yükümlülüğünün çok açık bir delilidir. Kadın doğum yapıyor ve emziriyor, lakin masraflar erkeğe aittir. Kur’an açıkça “geçim babaya (erkeğe) ait” demiş olmaktadır.
Bu ayetler, boşanmış kadınlar için bile erkeğe barınma ve nafaka sorumluluğu yüklemektedir. Talak/7’deki "Yunfik" fiili müzekker yani erkek zamiriyle gelmiş ve ayetin bağlamı da bu nafaka yükümlülüğünü erkeğe vermektedir. Kadına bu konuda hiçbir yükümlülük verilmemektedir. Kadın boşanmış olsa bile, nafaka alma hakkı vardır. Bu iki........
© Akasyam
