menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şuurlu bir mümin olarak Din Görevlisinin sorumluluğu

14 0
tuesday

Her ne kadar İmam-Hatip/Müezzin Kayım devletin memuru olsa da gerek giydiği sarık ve cübbe, gerekse görev yaptığı minber ve mihrap ona özel bir görev daha yüklemektedir. Tabi toplumun ona bakış açısı da bir memura olan bakış açısı gibi değildir.

Bir yandan “sizden bir ümmet emri bil maruf(doğruyu emretmek), nehyi anil münker (kötülükten alı koymak) görevini yapsın” emri gereği bir grup müminlerin kabiliyet, imkân ve vazifeleri gereği yapmaları beklenirken tıpkı imamlar, vaizler gibi, diğer yandan bir çok ayette müminlerin vasıfları zikir edilirken “iyiliği emretmek ve yanlışlıktan alı koymak” görevine dikkat çekiyor.

O zaman bir mümin olarak İmam/müezzin ne yapabilir? nasıl yaşayabilir? soruları akla geliyor.

Bu konuda destekli dayanaklı bir şeyler ortaya koymak gerekirse Müzzemmil suresinin ilk birkaç ayetiyle, Müddessir suresinin birkaç ayeti bizim için referans olarak yeter.

Müzzemmil suresi nefis terbiyesi için yol gösterirken, Müddessir suresi tebliğ etmeyi emrediyor. Kur’an’ın sure sıralamasına göre de önce Müzzemmil suresi gelmektedir. İlginçtir her iki surede de müminlere sabrı tavsiye ediyor. Çünkü sabır bahusus takva ehli, tebliğ ehli kimselere lazımdır.

Unutmayalım her İmam-Hatip/müezzin bir mümin, bir din görevlisi olması hasebiyle camide resmi maaşlı bir görevli olduğunu bir kenara bırakarak, “acaba bir mümin olarak bu camiye insanları nasıl getirir?

İslami değerlerle nasıl tanıştırırım?

Ahiretini ne şekilde kurtarabilirim?” Sorularına cevap aramalıdır.

Bir din görevlisi; kısa, orta ve uzun vadede bütün mahallelisiyle/köylüsüyle bir araya gelebilmeli, İslam’ın hakikatlerini kendilerine anlatmalıdır. Bu çalışmayı yaparken hem verimli, ehil kimselerden, hem sivil toplum kuruluşlarından, varsa medreselerden faydalanma yoluna gidebilmelidir diye........

© Akasyam