Görünmemenin güveni
LERNA BABİKYAN
Bazıları ölür, bazıları kalır; “kalan sağlar bizimdir” sözü, özünde dayanışmaya, aidiyet alanını genişletmeye, topluluk olmaya doğru giden yolu açsa da yaşamlarımızda hangi durumlarda ve ne oranda sözden öteye geçebilmiştir? Değerlendirmeyi size bırakarak yazıma başlıyorum.
Bir asma yaprağının güneşe doğru bulduğu bir dala, bir ipe dolanması gibi, ailemde büyüklerimin bazılarının bazen sessizlik bazen de öfkenin farklı tonlarına dolanarak yaşama tutunduğunu gözlemledim erken yaşlardan itibaren. Çocukluğumda yaşam denen çağlayan nehrine bir an önce katılmak istiyordum. O yıllarda bu heyecanı biraz olsun yaşayabildiğim neredeyse tek alan sokaklardı. Her çocuk gibi ip atlamak, ağaçlara tırmanmak, saklambaç oynamak, yavru kedi ve köpeklerin peşinden koşmak, o dönem Feriköy'de oldukça kirli de olsa hâlâ akan dereye kaçan topu almaya çalışmak en sevdiğim faaliyetler iken, tüm bunlar evde oturan babaannem Azaduhi için neredeyse bir utanç sebebiydi. Ona göre sadece sokak kızları sokakta oynar, en makbul olan kızlar ise evde otururdu. Bu inanç kalıbı ile eve kitlendiğim her sefer sezgilerimle anahtarı elimle koymuş gibi bulur, o anki oyun ve özgürlük hissi ihtiyacımı hızlıca sokağa dönerek karşılardım.
Yıllar geçtikçe hayallerimin doğrultusunda ilerlerken dikkatimi çeken, büyüklerimin sarıldığı sessizlik ve öfkenin görece gri alanında “görünürlük, tanınırlık, bilinirlik” haline duydukları ortak olumsuz tepkiydi.
Sosyal medyanın ve henüz görünmenin bugünkü kadar moda olmadığı yıllarda bir dönem televizyon reklamlarında oynamam ve bazı reklam kampanya afişlerinin şehirde merkezi konumlara asılmış olması anneannem Mayda için bir kâbustu. Kaşla göz arasında ortaya çıkan o reklam kampanyasını ve sonra gelenleri durdurmaya gücü yetmese de, o yıllarda televizyon ekranında beni gördüğünde içten içe sinir olmaktaydı.
Kendisi için kalabalıklar tarafından bilinmeme, görünmeme halini korumak o kadar önemliydi ki; 60’lı yıllarda dünyaya getirdiği üçüz teyzelerimi bir şekilde haber alıp fotoğraf çekmek için hastaneye gelen gazetecileri bile, lohusa hali ile odasından fırlayıp bir hışımla nasıl hastaneden kovduğunu........
© Agos
