menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kutsallar, hayat ve siyaset

13 0
21.11.2025

Hayatta her kesimin kutsalları var; dini, siyasi vs… Her kesimin kendi kutsalının diğerleri tarafından da kutsal sayılmasını veya en azından saygı gösterilmesini beklemesi bir noktaya kadar anlaşılabilir bir durum çünkü o şeyi ne kadar çok kişi kutsal sayarsa onun kutsallığı güçlenir, ne kadar çok kişi umursamazsa o kadar sıradanlaşır. Başkalarının gözle görülür şekilde umursamadığı, saygı göstermediği bir şeye sizin de uzun süre kutsal muamelesi yapmanız zorlaşır. Başkalarının tavır ve davranışlarıyla desteklenmeyen kutsallık zamanla bireyin gözünde de tavsamaya başlar. Yani kutsallık, yaşamak için kolektiviteye ihtiyaç duyar.

Bir kişi, misal bir ağacı kutsal sayar da ona taparsa o kişiye deli derler, aynı ağacı bir milyon kişi kutsal sayarsa onun adı din olur. Böylece, aynı şeye inanıp onu kutsal sayanlar arasında toplumsal bağlılık, bir ve tek hissetme, başka bir deyişle “biz” duygusu da kuvvetlenmiş olur. Durkheim’a göre de bir toplum kutsal olanla alelade olanı birbirinden ayırıp araya sınırlar çizerek kendi değerlerini, normlarını ve üyelerini bir arada tutan fikir ve idealleri tanımlamış; kişi de kutsal olana saygı göstererek bu kolektif fikir ve ideallere bağlılığını göstermiş olur. Öte yandan, kutsala kutsal muamelesi yapmayan herkes de bu kolektif hissi bozduğu, bağları zayıflattığı için de tepki çeker, hatta “içimizdeki düşman” muamelesi görür.

İşin bir de iktidar boyutu var tabii. Şöyle ki, kutsallar çoğu zaman belli bir kesimin toplumsal iktidarını korumasının veya toplumsal iktidar için çarpışmasının aracı ve sembolü haline gelir. Başka bir deyişle, kutsal olanın içeriği ikinci planda kalır, kutsalın bir sembol olarak kabulü onun........

© Agos